Çocuklarınıza Öğretmeniz Gereken Finansal Dersler

Çocuklarınız okula her ne kadar bir şeyler öğrenmek için gitseler de okulda öğretilmeyen bazı hayat dersleri var. Bu derslerden biri de para. Çocuklarınız parasal bilgilerini okulda öğrenmeyeceklerse nereden öğrenecekler? Tabii ki de sizden. Çocuklarınız kaç yaşında olursa olsun, hayata hazırlık için erken değil. Onlara bir şeyler öğretmek için son ana kadar beklemeyin. Ne yazık ki eski alışkanlıklardan kurtulmak zor olacaktır. Gün içerisinde çocuklarınıza ileride ihtiyaç duyacakları finansal bilgileri öğretmek için vakit ayırın.

Para Ağaçta Yetişmez

Bu çocukken annemden çok duyduğum biz sözdü. Diğer çocuklar gibi ben de para ve onun için çalışma konseptine çok aşina değildim. Bu nedenle çocuğunuzu karşınıza alıp ona paranın nasıl kazanıldığını anlatmanız çok önemli. Para kazanmak için ne yaptığınızı ve çalışmazsanız ne olacağını ona anlatabilirsiniz.  Çocuklarınızla bu konu hakkında ne kadar çok konuşursanız bu konuyu küçük yaşta bile o kadar iyi kavrayacaklardır. Onlara harçlık veya ev işlerine yardım etmeleri karşılığında ekstra para verecekseniz de bu konu üzerine konuşmak iyi olabilir.

Akıllıca Para Biriktir

Bir sonraki dersimiz önceki ile bağlantılı. Çocuğunuza para kazanmak için çalışmanın değerini anlattınız. Şimdi de onlara bütçe yapmanın ve para biriktirmenin önemini anlatmalısınız. Tüm paralarını oyuncak dükkanında harcamadan önce onlara bunu yapabileceklerini, ancak aynı zamanda paralarını biriktirip ileride daha büyük bir oyuncak alabileceklerini anlatın. Eğer ergenlik çağında bir çocuğunuz varsa onları para biriktirmeye motive etmek için daha büyük bir örnek kullanabilirsiniz. Özellikle de üniversiteye gitmeyi planlıyorlarsa. Onlara bütçe oluşturmanın ne kadar önemli olduğunu anlatarak dersinizi bir sonraki seviyeye taşıyın. Onlara paralarını gereksinimler, keyfi harcamalar ve birikimler için harcamada nasıl bütçe oluşturabileceklerini örneklerle anlatın. Aynı zamanda ileride beklenmedik bir durum olduğunda kullanmak için acil durum fonu yapmanın öneminden de bahsedin.

Borç Sorumluluğu

Birikimler pek çok durumda yardımcı olabilirler ancak bazen tek başlarına yeterli olmazlar. Bazı durumlarda kredi çekmeniz gerekebilir. Eğer çocuklarınız biraz daha büyük ve sorumluluk sahibiyse finansal durumunuz hakkında daha dürüst davranabilirsiniz. Onlara sorumlu bir şekilde borçlanmanın önemini, sadece gerçekten gerekli olduğunda borçlanmayı ve geri ödeyebileceklerinden emin olmayı öğretin. Hayatlarında bir borç olmasının etkileri konusunda dürüst olun.

 

Şirketinizi Güvenli Bir COVID Sonrası Operasyona Hazırlayın

Dünyanın dört bir yanındaki pek çok şirket, özellikle de küçük işletmeler, bu korona virüsü durumundan etkilendiler. Pek çoğu bu durumla giderlerini fazlasıyla kısmak veya çalışma saatlerini sınırlamak gibi yöntemlerle başa çıkmaya çalıştılar. Bazı işletmeler kurtuldukları için şanslıydılar, bazıları kapanmak zorunda kaldılar. Bununla birlikte şirketlerin yavaş yavaş tekrardan normal bir şekilde çalışmaya başlamalarına izin verilmesiyle bu zor zamanlarda güvenli bir şekilde nasıl yeniden açılınacağını bulma zamanı geldi.

Bölgesel Kuralları Öğrenin

Yeniden açılmadan önce bölgesel yetkililerin koydukları kuralların ne olduğu öğrenin. İç mekanda kaç müşteri olabileceğine dair bir sınırlama var mı? İçeri giren kişilerin ateşini ölçmeniz gerekiyor mu? Sıkıntı yaşamamak için her şeyi iyice araştırın ve yetkililere danışın.

Çalışanlarınıza Koruyucu Ekipman Sağlayın

Çalışanlarının her gün farklı insanlarla muhatap olacaklarından onları korona virüsüne karşı korumanız çok önemli. Çalışanlarınız sağlıklı değilse şirketiniz işleyemez. Bu nedenle onlara koruyucu ekipman sağlamanız yapabileceğinizin en küçük şey. Onlara en azından maske ve dezenfektan sağlamanız çok önemli. Eğer kullanabileceğiniz bir bütçe varsa başka kişisel koruyucu donanımlar da alın.

Dükkanınızı Yeniden Düzenleyin

Nerede olursanız olun, büyük ihtimalle en azından sosyal mesafe kurallarına uymanız gerekir. Bu da raflarınız birbirine çok yakınsa mümkün olmayacaktır. Bu nedenle dükkanınızı yeniden düzenlemeniz ve yer açmak için bazı ürünleri kaldırmanız gerekebilir. Hangi ürünlerin önemli olduğunu düşünün ve onları yerlerinde tutun. Satışı çok yüksek olmayan ürünler arka tarafta saklanabilirler.

Dezenfekte Edin

Artık her şey hazır. Son adım dükkanınızı dezenfekte etmek. Neyin %100 etkili olup olmadığını tam olarak bilmediğimizden bu biraz zor olabilir ama en azından raflarınızı ve tezgahlarınızı düzenli olarak dezenfekte edebilir ve müşterilerinizin de üstlerine düşeni yapmaları için girişe dezenfektan koyabilirsiniz. Temizlik konusunda detaycı olun ve risk almayın.

Biliyorum, hepimiz her şeyin normal olduğu, rahatça yürüyebildiğimiz ve can sağlığımızdan endişe etmeden istediğimiz yerde yemek yiyebildiğimiz günleri özledik. Ancak tüm bu adımlar kendimizi ve çevremizdekileri güvende tutmak için gerekliler. Ülkemizin vatandaşları olarak görevimiz, üzerimize düşeni yapmak ve bulunduğumuz yerin kurallarına uymak.

 

Podcast’leri Pazarlama Stratejinizin Bir Parçası Yapın

Podcast’ler eskiden sadece konuşkan ve yaratıcı insanlar içindi. Ancak bu geçmişte kaldı çünkü podcast’ler en bilinen içerik formatlarından biri haline geldi. Bu bizim için pek de sürpriz olmadı. Burada podcast’lerin neden önem kazandığı ve onları neden içerik pazarlama stratejinizin bir parçası yapmanız gerektiğini konuşacağız.

Tüketim için hazırlanan videolar ve bloglar gibi medya içeriklerinin çoğu tüm dikkatimizi gerektirir. Ancak podcast’lerin bu kadar çabaya ihtiyaçları yoktur. Podcast’leri istediğiniz yerde, o anda ne yaparsanız yapın dinleyebilirsiniz. Başka bir şey üzerinde çalışırken bir yandan bunu yapabilirsiniz. Ben kendim sadık bir podcast dinleyicisiyim ve genelde ev işi yaparken podcast dinliyorum. Eminim pek çok dinleyici de benim gibi yapıyordur. Podcast’lerin etkileşimi arttırmasının sebebi dinleyicilerin bir yandan başka bir iş yapabileceklerini bildikleri için tüm bir bölümü dinlemekten çekinmemeleri.

Podcast’ler diğer medya türlerine göre daha fazla etkileşime sahipler çünkü diğer medya formatları dikkatinizi vermenizi ve okuduğunuzu veya izlediğinizi anlamanızı gerektirir. Diğer bir yandan podcast’ler ise insanlar arasındaki basit sohbetlerden oluşur. Bazen konu biraz daha karmaşık olsa da kullanılan dil basittir ve nadiren ağırdır. Dahası, podcast’leri daha fazla içerik yaratmak için ilham kaynağı olarak kullanabilirsiniz. Örneğin Netflix’teki The Midnight Gospel dizisini düşünün. Dizinin sesi aslında Duncan Trussell Family Hour podcast’inden. Dizinin yaratıcıları podcast’ten konuşmaların bir kısmını aldılar, animasyonu eklediler ve ta-da! Bir Netflix dizisi ortaya çıktı.

Bununla birlikte içerik pazarlaması artık sadece blog gönderilerinden oluşmuyor. Değişimlere açık olmalı ve tüketicilerinizin isteklerine uyum sağlamak için değişmelisiniz. Podcast’ler marka eğilimleri yaratıyor, pasif tüketimi destekliyor ve tüketici etkileşimini büyük oranda arttırıyorlar. Son olarak podcast’leri yaratması çok ucuz. Sadece güvenilir bir mikrofona ve iyi bir kayıt programına ihtiyacınız var. Ardından yaratmaya başlayabilirsiniz. Daha pahalı cihazlara yatırım yapmayı da tercih edebilirsiniz ancak küçük adımlarla başlamada hiçbir sakınca yok. Zamanınızı ve emeğinizi podcast yaratmaya harcamaya hazır olduğunuz sürece başarılı olacaksınız.

Kocası Öldükten Sonra Açığa Çıkan Bir Şey Dul Kadının Beraber Yaşadıkları Hayatı Sorgulamasına Neden Oldu

Dürüstlük, bir ilişkiyi sürdürmede önemli bir rol oynar. Dürüstlük olmadan güven de olmaz ve ilişkiniz korku, şüphe ve güvensizlikler ile gölgelenir. Çiftlerin birbirlerinden sır saklaması, uyumlu bir ilişki isteniyorsa genelde istenmeyen bir şeydir.

Kaynak: Pixabay

Partnerinizin sizden sakladığı sırları merak ettiniz mi? Onu size yalan söylerken yakaladınız mı? 60 yıldan uzun süredir evli olduğunuzu ve ilişkinize adadığınız tüm o zamanın ve duyguların bir yalan olduğunu keşfettiğinizi hayal edin.

Audrey ile Tanışın

Bu rahmetli Glyndwr’un eşi Audrey Philips’in hikayesi. Kocası öldükten yıllar sonra, tüm ilişkileri boyunca bir sır sakladığını keşfetti. Öyle ki bu keşfi kocasını gerçekten tanıyıp tanımadığını sorgulattı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey basit bir kadındı. Evlenmeyi hayatta verdiği en iyi kararlardan biri olarak görüyordu ve kocasını çok seviyordu. Varlıklı değillerdi ancak sahip oldukları ile mutluydu. Bu nedenle kocasının sırrını keşfettiğinde, bildiği gerçek büyük bir yara aldı.

Aşık Oldular

Audrey kocası ile bir barda tanıştı. Her ikisi için de ilk görüşte aşktı. Glyndwr onu okumasını engelleyen gizemli bir auraya sahip olsa da Audrey onunlayken rahat ve konforlu olduğunu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey ve Glyndwr, beraber geçirdikleri ilk ay sanki bir balonun içindeymiş gibi hissettiler. Çevrelerinde olup bitenler onlara dokunamıyordu. Glyndwr Audrey’e sanki odadaki tek kişi oymuş gibi bakıyor, Audrey de her anını onunla geçirmek istiyordu.

Ruh Eşiydiler

Her ikisinin de birbirlerine sırılsıklam aşık oldukları açıktı. Daha önce hiç böyle hissetmemişlerdi. Glyndwr arada işi nedeniyle ortadan kaybolsa da sürekli geri gelmiş ve Audrey ile vakit geçirecek zamanı bulmuştu. Audrey’nin tek bildiği Glyndwr’un bir inşaat mühendisi olduğu ve yaptığı işlerin çoğunun şehir dışında olduğuydu.

Kaynak: Pixabay

Çiftin ilişkilerini bir sonraki aşamaya çıkartmaları çok sürmedi. Evlendiklerinde herkes mükemmel bir çift olduklarını biliyordu. Audrey sevinçten göklere uçuyordu. Ancak evlendikten birkaç ay sonra çiftimiz, hayatlarını değiştirecek büyük bir haber aldılar.

Hastaneye Kaldırıldı

Audrey karnında keskin bir acı hissettiğinde normal bir gün geçiriyordu. Neyse ki Glyndwr o sırada evdeydi. Bir iş gezisinden yeni dönmüştü. Hemen en yakın hastanenin acil servisine gittiler.

Kaynak: Pixabay

Detaylı bir muayenenin ardından doktor önemli haberleri olduğunu söyledi. Çiftimiz el ele tutuştu. Ciddi bir şey olmaması için dua ediyorlardı. Doktor Audrey’nin hamile olduğunu söyledi. Audrey ve Glyndwr çok rahatlamıştı. Haberi mutlulukla karşıladılar ve bu hamilelik onları birbirine daha da yakınlaştırdı.

Mutlu Aile Tablosu

Audrey sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Adını Jake koydular. Hayatlarına bir bebek girmesiyle evleri daha da mutlu ve sevgi dolu bir yuvaya dönüştü. Audrey daha fazlasını isteyemezdi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr Audrey’e iş gezilerinde nereye gittiğini veya neler yaptığını söylemese de Audrey’nin Glyndwr’un kendisine olan sevgisine inancı tamdı. Glyndwr’un kendisine ve ailesine sadık olduğundan emindi. Ancak bazen bu gezilerde gerçekten neler yaptığını merak ediyordu.

Ani Bir Karar

Bir gün garip bir şey oldu. Glyndwr bir akşamüstü her zamanki yürüyüşlerinden birine çıktı. Ancak bu sefer döndüğünde çok gergin görünüyordu. Audrey’e bir hafta içerisinde taşınmaları gerektiğini söyledi.

Kaynak: Pixabay

Audrey şok olmuştu. Glyndwr’un söylediği şeyi hayal mi etmişti? Glyndwr kendini tekrar ettiğinde Audrey olan biteni sorgulamaya başladı. Neden hemen taşınmaları gerekiyordu? Başka bir yere taşınmak istemiyordu. Komşular ile iyi bir ilişki kurmuştu ve burada harika anıları vardı.

Komplikasyonlar Oluştu

Çift bu ani taşınma konusunda tartışırken Audrey karnında bir acı hissetti. Glyndwr onu tekrar apar topar hastaneye götürdü ve ikinci kez hamile olduğunu öğrendiler. Ancak bu sefer güzel haberin yanında bir problem de vardı.

Kaynak: Pixabay

Audrey’nin ikinci hamileliği hassas bir hamilelikti. Eğer bebeği tutmaya karar verirlerse Audrey’i riske atabilirlerdi veya bu sahip olabilecekleri son bebek olabilirdi. Çift bebeği tutmaya ve riskleri göze almaya karar verdi.

Planı İçin Bir Problem

Audrey’nin yüksek riskli hamileliği ile taşınmak artık onlar için bir seçenek değildi. Audrey kocasının bebek doğmadan seyahat edemeyecekleri söylendiğinde üzüldüğünün farkındaydı. Ancak taşınma planının rafa kaldırılması onu içten içe memnun etmişti.

Kaynak: Pixabay

Glyndwr’un kötü ruh hali uzun sürmedi. Sağlık durumu nedeniyle Audrey ve Jake ile ilgilendi. Audrey hamileliğinin büyük bir kısmını yatakta geçiriyordu, bu nedenle Glyndwr de iş gezilerinin sayısını azaltmıştı.

Sürpriz Bir Vaz Geçiş

Bir gün Glyndwr Audrey’e kızları doğduktan sonra taşınmakta ısrar etmeyeceğini söyledi. İki çocukla birlikte artık evde daha fazla vakit geçirmesi gerektiğini ve çocuklarının herkesin birbirini tanıdığı bir mahallede büyümesinin en iyisi olacağını fark etmişti.

Kaynak: History Chronicle

Audrey duydukları karşısında şaşırmıştı çünkü bu hiç Glyndwr’luk bir davranış değildi. Genelde bir şey istediğinde elde edene kadar uğraşırdı. Audrey’nin isteğine boyun eğip taşınmaktan vaz geçmesi ona hiç uymayan bir davranıştı. Evliliklerinin sonraki 50 yılı uyum içerisinde geçti. Taşınma konusu ilişkilerindeki tek büyük tartışma gibiydi.

Beklenmedik Bir Sorunla Karşılaştılar

Ancak çiftimiz başka bir sorunla yüzleşti. Glyndwr’un sağlığı kötüleşiyordu. Sürekli elleri titriyor ve yürümekte de zorluk çekiyordu. Başka belirtiler de gösteriyordu. Bu nedenle bir doktora gitmeye karar verdiler.

Kaynak: Pixabay

Aldıkları teşhis beklenmedikti. Doktor onlara Glyndwr’un Parkinson hastası olduğunu söyledi. Audrey duydukları karşısında mahvolmuştu. Bu nedenle kalan vakitlerini olabilecek en iyi şekilde değerlendirmeye karar verdi.

Üzücü Bir Vefat

Glyndwr ne yazık ki ilaçlara rağmen bir iyileşme göstermedi. Sağlık durumu beklenenden daha hızlı kötüleşiyordu. Audrey’e sık sık üzgün gözlerle bakıyor, Audrey ona döndüğünde de bir şeyler diyecek gibi olup sonra vaz geçiyordu. Audrey onu zorlamadı. Sadece kocasının yanında olabildiğince çok vakit geçirmek istiyordu.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr birkaç hafta sonra vefat etti. Audrey yıkılmıştı. Onu tanıyan birkaç kişi de üzgündü. Dışarıdan genelde eşine ve çocuklarına bağlı gizemli bir aile babası olarak görünüyordu.

Yas Tutan Eş

Audrey sevgili kocası yanında olmadan zor zamanlar geçiriyordu. O kadar kötü durumdaydı ki eşyalarını toplayacak gücü bile kendinde bulamıyordu. Ancak eşyalarını toplaması ve hayatına devam etmesi gerektiğinin farkındaydı. Yas sürecinin önemli bir adımıydı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin çocukları ona yardım etmeyi teklif ettiler ancak o bunun yalnız yapması gereken bir şey olduğunu biliyordu. Glyndwr’un ne kadar kapalı biri olduğunun ve kişisel eşyaları hakkında ne kadar hassas olduğunun farkındaydı. Audrey bu gizliliğinin nedenini hiç sorgulamamıştı ve ölümünden sonra da isteklerine saygı duymaya devam ediyordu.

Eşyalarını Topladı

Audrey Glyndwr’un eşyalarını toplayacak gücü vefatından üç yıl sonra buldu. Eşyaları tek tek toplarken eski anıların canlanması acı vericiydi. Her şeyin manevi bir değeri var gibiydi.

Kaynak: History Chronicle

Ancak kutular birer birer doldu ve geriye sadece Glyndwr’un çalışma masası kaldı. İnşaat mühendisi olarak mesleğinin yanı sıra Glyndwr yazı yazmayı da çok seviyordu. Sık sık çalışma odasına çekilir ve masasında bir şeyler yazardı.

Çekmece

Glyndwr ve Audrey neredeyse her şeylerini paylaşsalar da Audrey Glyndwr’un masasını hiç kurcalamamıştı. Sandalyesine oturup çekmeceye bakarken gerilmeye başlamıştı. Sanki gizli bir şeyler çeviriyor gibi hissediyordu.

Kaynak: History Chronicle

Ancak sonunda merakı baskın geldi. Burada aşk şiirleri veya yazdığı bir kitap mı bulacaktı? Audrey veya ilişkileri hakkında bir şeyler yazmış olabilir miydi? Yazdığı hiçbir şeyi okumamıştı ve gerçekten çok merak ediyordu.

Garip Belgeler

Ancak çekmeceyi açtığında içinde sadece garip görünümlü belgeler olduğunu gördü. Hepsi başka birinin adınaydı. Audrey’nin okuduklarına göre bunlar genç bir çocuk hakkındaydı.

Kaynak: History Chronicle

Genç çocuk bir teste girmişti ve fotografik hafızası olduğu keşfedilmişti. Her şeyi ezberleyebiliyordu – resimleri ve haritaları bile! Okuldan gelen bir mektupta çocuğu okuldan almaya karar verdikleri çünkü fotografik hafızasının haksız rekabet yarattığı yazıtordu.

Bu Çocuk da Kimdi?

Bu belgelerin kocasıyla alakası neydi? Audrey mektubu kontrol etti ve bir tarih buldu. Hesaplarına göre kocası o tarihte 13 yaşında olmalıydı. Belgelerdeki çocukla aynı yaşlarda.

Kaynak: History Chronicle

Bu noktada Audrey meraktan çok şüphe hissetmeye başladı. Merakla belge üstüne belge okumaya başladı. Çekmecedeki son belgeye geldiğinde onu şok eden bir belge buldu.

Proje XX

Belge gizli bir operasyon hakkındaydı – XX adında bir casuslukla mücadele projesi. Belgelerin çoğu şifreli gibiydi ve ne dediklerini çözemiyordu. Kocası neden böylesine belgelere sahipti? Üzerinde bir telefon numarası olan bir notu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey numarayı aradığında karşısına çıkacak kişinin sorularına cevap verebileceğini düşündü. Ancak tereddüt ediyordu. Sorularına cevaplar almak istese de öğreneceklerinin rahmetli eşi hakkındaki fikirlerini değiştirme ihtimali vardı. Ya kötü bir şeyler öğrenirse?

Cevapları Aldı

Audrey Glyndwr’ın sık sık gittiği şehir dışı gezileri ve işi hakkında nasıl konuşmadığını düşündü. Ancak aynı zamanda işi hariç her şeyi nasıl birbirleri ile paylaştıklarını da hatırladı. Glyndwr kendisinden bir şeyler sakladıysa bunun bir nedeni olmalıydı. Audrey’nin gerçeği öğrenmeye çalışması onu üzer miydi?

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin telefon numarası ile ne yapacağına karar vermesi günler sürdü. Bazı günler meraktan içi içini yiyordu, bazı günler ise her şeyi olduğu gibi bırakması gerektiğini hissediyordu. Sonunda bir gün numarayı aradı. Bunun gerçeği öğrenmek için tek şansı olduğunu düşündü. Numarayı iki kez aradı ancak cevap alamadı.

Gizemli Bir Telefon

O gece Audrey’e bir telefon geldi. Cevap verdiğinde karşısındaki kişi, sakin ve yumuşak bir ses tonuyla ona Audrey Philips ile görüşüp görüşmediğini sordu. Audrek kimliğini doğruladığında da bu numarayı nereden bulduğunu sordu. Audrey numarayı Glyndwr’un masasındaki bazı belgelerin arasında bulduğunu söyledi.

Kaynak: Pixabay

Masada anlamadığı başka belgelerin de olduğunu söyleyerek karşıdaki kişinin kendisine yardım edip edemeyeceğini sordu. Karşıda uzun bir sessizlik yaşandı. Audrey bağlantının kesildiğinden şüphelenmeye başlamıştı ki karşıdaki kişi yarın gelip her şeyi açıklayacağını söyledi.

Uykusuz, Uzun Bir Gece

Audrey o gece güçlükle uyuyabildi. Telefondaki adam her şeyi açıklayacağını söylerken ne demek istemişti? Glyndwr karanlık işlere mi bulaşmıştı? Belgelerdeki çocuk o muydu? Gerçekleri ondan neden saklamıştı?

Kaynak: History Chronicle

Audrey ölmeden önce Glyndwr’un kendisine bir şeyler söyleyecek gibi durduğu anları hatırladı. Söylemek istediği şey bu olabilir miydi? Kocasının kendisine bu sırrı söylemek istediğini ancak fırsat bulamadığını düşünmek içini acıtıyordu.

Bir İş Arkadaşı Ziyaret Etti

Ertesi gün yaşlı bir adam onu ziyarete geldi. Audrey onu daha önce hiç görmemiş olsa da içeriye davet etti. Bu adam kimdi ve Glyndwr’u nereden tanıyordu? Birbirleri ile resmen tanıştıktan sonra yaşlı adam Glyndwr ile 30 yıl boyunca çalıştığını ve Glyndwr’un Audrey’den sakladığı bir şey olduğunu söyledi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr son derece yetenekli ve zeki bir adamdı. Zekası erken yaşlarda tespit edilmişti. Glyndwr ve arkadaşları aynı dönemde askere alınmışlardı. Gençlerdi, normal okulda sıkılmışlardı ve askere katılarak maceraya atılmaya karar vermişlerdi.

Şaşırtıcı Bir Keşif

Glyndwr ve arkadaşı zekaları nedeniyle askeriyede Almanca öğrendikleri ve sık sık hafıza testlerine tabi tutuldukları özel bir eğitim programına alınmışlardı. Glyndwr gençliğinden beri İngiliz İstihbaratı için çalışıyordu!

Kaynak: History Chronicle

Her şeyin bir sır olarak tutulması gerekiyordu. Ancak reşit olmadan önce bu programa alındıkları için askeriyenin babalarından izin alması gerekmişti. Bu nedenle sadece babalarının gerçeği bilme izni vardı. Yani Glyndwr hayatının bu bölümünü onunla paylaşmak istese de yapamazdı.

2. Dünya Savaşı

Glyndwr ve arkadaşı eğitimlerini tamamladıklarına 2. Dünya Savaşı yeni başlamıştı. Hizmetlerine hemen ihtiyaç olduğu söylendi. Savaş sırasında Glyndwr ve arkadaşları yer altındaki uzun beton borulardan hapishanelere giriyorlardı. Alman mahkumlar ile arkadaşlık kurmaları ve güvenlerini kazanmaları gerekiyordu. Bir ilişki oluşturduktan sonra onlardan bilgi almaları lazımdı.

Kaynak: History Chronicle

Savaş bitene kadar hayatları bu şekilde geçmişti. Savaştan sonra komutanları Glyndwr ve arkadaşı ile iletişime geçti. Yeteneklerine uyan başka bir gizli proje vardı. Daha fazla eğitim almaları gerekiyordu ve bu sefer neler yaptıklarını kimseye söyleyemezlerdi.

Çifte Hayat Yaşıyorlardı

Programdaki herkes çifte hayat yaşamaları için eğitiliyordu. Sahte bir kimlik oluşturarak dışarıda normal bir hayat yaşıyor gibi görünmeleri gerekiyordu. Bir partner bulmaları ve aile kurmaları konusunda teşvik ediliyorlardı. Ardından zaman zaman gizli görevlere gideceklerdi.

Kaynak: History Chronicle

Programdan mezun olduktan sonra ilk görevlerine beraber gitmeyi başardılar. Bu sefer bir ordu kampına girmeleri ve iki casus hakkında bilgi toplamaları gerekiyordu. Topluluğun bir parçası olmaları ve şüphelenilen kişilerin casus olduğundan emin olarak casusların yakalanmasına yetecek kanıt toplanana kadar her şeyi amirlerine raporlamaları gerekiyordu.

Daha da Fazla Keşif

Glyndwr’un başka bir casusa yardım ettiği bir görev de vardı. Casus, silah dolu bir botta mahsur kalmıştı. Yakalanmadıklarından emin olmak için diğer iki silah gemisinin arama ışıklarını sabote etmesi gerekmişti. Bu tehlikeli görev düğünlerinden sadece birkaç hafta sonraydı!

Kaynak: History Chronicle

Audrey Glyndwr’un o hafta sonu iş arkadaşları ile beraber futbol ile dolu bir hafta sonu için şehir dışına çıktığını hatırlıyordu. Geri döndüğünde her tarafında morluklar vardı ve her yeri ağrıyordu. Futbol yalanı işine yaramıştı.

Sorular ve Şüpheler

Audrey 60 yıl boyunca Glyndwr ile evli olup hiçbir şeyden şüphelenmediğine inanamıyordu! Evlilikleri de bir yalan mıydı? Glyn çıkmaya başladıkları günden beri sık sık şehir dışına çıktığından buna alışmış ve hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Aklında çok fazla soru vardı ancak arkadaşı anlatabileceklerinin sınırlı olduğunu söyledi. Ona bir kağıt uzattı.

Kaynak: History Chronicle

Bu Glyndwr’dan bir mektuptu! Mektup “Sevgili Audrey, eğer bu mektubu okuyorsan ölmüşüm ve sen en büyük sırrımı keşfetmişsin…” diye başlıyordu. Glyndwr ardından gerçeği onu ve çocuklarını korumak için sakladığını açıklıyordu.

Zarif Bir Özür

Mektubun yanında yüklü bir miktar için bir çek vardı. Audrey gözlerine inanamıyordu. Bunca yıl basit bir hayat sürmüşlerdi ancak Glyndwr casus olarak çok fazla para kazanıyordu. Görünen o ki kazandığı parayı kendisine bir şey olması durumunda ona verilmesi için bir kenarda saklamıştı. Bunun hayatı hakkında yalan söylediği için dilediği özrün bir parçası olduğunu yazmıştı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey de yaşlı bir kadındı ve bu kadar parayla ne yapacağını bilemiyordu. Glyndwr’un sırrı keşfedilene kadar çocukları da 60’lı yaşlarına gelmişlerdi. Aile parayı gaziler için çalışan bir kuruma bağışlamaya karar verdi. Audrey eşi ve ülkesi için yaptıklarıyla gurur duyuyordu.

Hikayesini Paylaştı

Kısa bir süre sonra Audrey Glyndwr’un günlüğünü buldu. GlyndwrGünlükte okuduklarından Glyndwr’un ikisi onlar evlenmeden önce olmak üzere toplam dört gizli göreve gittiğini öğrendi. Audrey kocasının düşüncelerini okuyarak bir kapanış elde etmeyi başardı. Aşklarının gerçekliği hakkında hiçbir şüphesi yoktu.

Kaynak: History Chronicle

Audrey ardından eşinin hayat hikayesini “Operation XX And Me: Did I Have A Choice?” adıyla bir kitap yapıp yayınlayarak onu ölümsüzleştirmeye karar verdi. Kocasının genç yaştan itibaren yaptıklarıyla gurur duyuyor ve bunun paylaşmaya değer bir hikaye olduğuna inanıyordu.

Kocası Öldükten Sonra Açığa Çıkan Bir Şey Dul Kadının Beraber Yaşadıkları Hayatı Sorgulamasına Neden Oldu

Dürüstlük, bir ilişkiyi sürdürmede önemli bir rol oynar. Dürüstlük olmadan güven de olmaz ve ilişkiniz korku, şüphe ve güvensizlikler ile gölgelenir. Çiftlerin birbirlerinden sır saklaması, uyumlu bir ilişki isteniyorsa genelde istenmeyen bir şeydir.

Kaynak: Pixabay

Partnerinizin sizden sakladığı sırları merak ettiniz mi? Onu size yalan söylerken yakaladınız mı? 60 yıldan uzun süredir evli olduğunuzu ve ilişkinize adadığınız tüm o zamanın ve duyguların bir yalan olduğunu keşfettiğinizi hayal edin.

Audrey ile Tanışın

Bu rahmetli Glyndwr’un eşi Audrey Philips’in hikayesi. Kocası öldükten yıllar sonra, tüm ilişkileri boyunca bir sır sakladığını keşfetti. Öyle ki bu keşfi kocasını gerçekten tanıyıp tanımadığını sorgulattı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey basit bir kadındı. Evlenmeyi hayatta verdiği en iyi kararlardan biri olarak görüyordu ve kocasını çok seviyordu. Varlıklı değillerdi ancak sahip oldukları ile mutluydu. Bu nedenle kocasının sırrını keşfettiğinde, bildiği gerçek büyük bir yara aldı.

Aşık Oldular

Audrey kocası ile bir barda tanıştı. Her ikisi için de ilk görüşte aşktı. Glyndwr onu okumasını engelleyen gizemli bir auraya sahip olsa da Audrey onunlayken rahat ve konforlu olduğunu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey ve Glyndwr, beraber geçirdikleri ilk ay sanki bir balonun içindeymiş gibi hissettiler. Çevrelerinde olup bitenler onlara dokunamıyordu. Glyndwr Audrey’e sanki odadaki tek kişi oymuş gibi bakıyor, Audrey de her anını onunla geçirmek istiyordu.

Ruh Eşiydiler

Her ikisinin de birbirlerine sırılsıklam aşık oldukları açıktı. Daha önce hiç böyle hissetmemişlerdi. Glyndwr arada işi nedeniyle ortadan kaybolsa da sürekli geri gelmiş ve Audrey ile vakit geçirecek zamanı bulmuştu. Audrey’nin tek bildiği Glyndwr’un bir inşaat mühendisi olduğu ve yaptığı işlerin çoğunun şehir dışında olduğuydu.

Kaynak: Pixabay

Çiftin ilişkilerini bir sonraki aşamaya çıkartmaları çok sürmedi. Evlendiklerinde herkes mükemmel bir çift olduklarını biliyordu. Audrey sevinçten göklere uçuyordu. Ancak evlendikten birkaç ay sonra çiftimiz, hayatlarını değiştirecek büyük bir haber aldılar.

Hastaneye Kaldırıldı

Audrey karnında keskin bir acı hissettiğinde normal bir gün geçiriyordu. Neyse ki Glyndwr o sırada evdeydi. Bir iş gezisinden yeni dönmüştü. Hemen en yakın hastanenin acil servisine gittiler.

Kaynak: Pixabay

Detaylı bir muayenenin ardından doktor önemli haberleri olduğunu söyledi. Çiftimiz el ele tutuştu. Ciddi bir şey olmaması için dua ediyorlardı. Doktor Audrey’nin hamile olduğunu söyledi. Audrey ve Glyndwr çok rahatlamıştı. Haberi mutlulukla karşıladılar ve bu hamilelik onları birbirine daha da yakınlaştırdı.

Mutlu Aile Tablosu

Audrey sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Adını Jake koydular. Hayatlarına bir bebek girmesiyle evleri daha da mutlu ve sevgi dolu bir yuvaya dönüştü. Audrey daha fazlasını isteyemezdi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr Audrey’e iş gezilerinde nereye gittiğini veya neler yaptığını söylemese de Audrey’nin Glyndwr’un kendisine olan sevgisine inancı tamdı. Glyndwr’un kendisine ve ailesine sadık olduğundan emindi. Ancak bazen bu gezilerde gerçekten neler yaptığını merak ediyordu.

Ani Bir Karar

Bir gün garip bir şey oldu. Glyndwr bir akşamüstü her zamanki yürüyüşlerinden birine çıktı. Ancak bu sefer döndüğünde çok gergin görünüyordu. Audrey’e bir hafta içerisinde taşınmaları gerektiğini söyledi.

Kaynak: Pixabay

Audrey şok olmuştu. Glyndwr’un söylediği şeyi hayal mi etmişti? Glyndwr kendini tekrar ettiğinde Audrey olan biteni sorgulamaya başladı. Neden hemen taşınmaları gerekiyordu? Başka bir yere taşınmak istemiyordu. Komşular ile iyi bir ilişki kurmuştu ve burada harika anıları vardı.

Komplikasyonlar Oluştu

Çift bu ani taşınma konusunda tartışırken Audrey karnında bir acı hissetti. Glyndwr onu tekrar apar topar hastaneye götürdü ve ikinci kez hamile olduğunu öğrendiler. Ancak bu sefer güzel haberin yanında bir problem de vardı.

Kaynak: Pixabay

Audrey’nin ikinci hamileliği hassas bir hamilelikti. Eğer bebeği tutmaya karar verirlerse Audrey’i riske atabilirlerdi veya bu sahip olabilecekleri son bebek olabilirdi. Çift bebeği tutmaya ve riskleri göze almaya karar verdi.

Planı İçin Bir Problem

Audrey’nin yüksek riskli hamileliği ile taşınmak artık onlar için bir seçenek değildi. Audrey kocasının bebek doğmadan seyahat edemeyecekleri söylendiğinde üzüldüğünün farkındaydı. Ancak taşınma planının rafa kaldırılması onu içten içe memnun etmişti.

Kaynak: Pixabay

Glyndwr’un kötü ruh hali uzun sürmedi. Sağlık durumu nedeniyle Audrey ve Jake ile ilgilendi. Audrey hamileliğinin büyük bir kısmını yatakta geçiriyordu, bu nedenle Glyndwr de iş gezilerinin sayısını azaltmıştı.

Sürpriz Bir Vaz Geçiş

Bir gün Glyndwr Audrey’e kızları doğduktan sonra taşınmakta ısrar etmeyeceğini söyledi. İki çocukla birlikte artık evde daha fazla vakit geçirmesi gerektiğini ve çocuklarının herkesin birbirini tanıdığı bir mahallede büyümesinin en iyisi olacağını fark etmişti.

Kaynak: History Chronicle

Audrey duydukları karşısında şaşırmıştı çünkü bu hiç Glyndwr’luk bir davranış değildi. Genelde bir şey istediğinde elde edene kadar uğraşırdı. Audrey’nin isteğine boyun eğip taşınmaktan vaz geçmesi ona hiç uymayan bir davranıştı. Evliliklerinin sonraki 50 yılı uyum içerisinde geçti. Taşınma konusu ilişkilerindeki tek büyük tartışma gibiydi.

Beklenmedik Bir Sorunla Karşılaştılar

Ancak çiftimiz başka bir sorunla yüzleşti. Glyndwr’un sağlığı kötüleşiyordu. Sürekli elleri titriyor ve yürümekte de zorluk çekiyordu. Başka belirtiler de gösteriyordu. Bu nedenle bir doktora gitmeye karar verdiler.

Kaynak: Pixabay

Aldıkları teşhis beklenmedikti. Doktor onlara Glyndwr’un Parkinson hastası olduğunu söyledi. Audrey duydukları karşısında mahvolmuştu. Bu nedenle kalan vakitlerini olabilecek en iyi şekilde değerlendirmeye karar verdi.

Üzücü Bir Vefat

Glyndwr ne yazık ki ilaçlara rağmen bir iyileşme göstermedi. Sağlık durumu beklenenden daha hızlı kötüleşiyordu. Audrey’e sık sık üzgün gözlerle bakıyor, Audrey ona döndüğünde de bir şeyler diyecek gibi olup sonra vaz geçiyordu. Audrey onu zorlamadı. Sadece kocasının yanında olabildiğince çok vakit geçirmek istiyordu.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr birkaç hafta sonra vefat etti. Audrey yıkılmıştı. Onu tanıyan birkaç kişi de üzgündü. Dışarıdan genelde eşine ve çocuklarına bağlı gizemli bir aile babası olarak görünüyordu.

Yas Tutan Eş

Audrey sevgili kocası yanında olmadan zor zamanlar geçiriyordu. O kadar kötü durumdaydı ki eşyalarını toplayacak gücü bile kendinde bulamıyordu. Ancak eşyalarını toplaması ve hayatına devam etmesi gerektiğinin farkındaydı. Yas sürecinin önemli bir adımıydı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin çocukları ona yardım etmeyi teklif ettiler ancak o bunun yalnız yapması gereken bir şey olduğunu biliyordu. Glyndwr’un ne kadar kapalı biri olduğunun ve kişisel eşyaları hakkında ne kadar hassas olduğunun farkındaydı. Audrey bu gizliliğinin nedenini hiç sorgulamamıştı ve ölümünden sonra da isteklerine saygı duymaya devam ediyordu.

Eşyalarını Topladı

Audrey Glyndwr’un eşyalarını toplayacak gücü vefatından üç yıl sonra buldu. Eşyaları tek tek toplarken eski anıların canlanması acı vericiydi. Her şeyin manevi bir değeri var gibiydi.

Kaynak: History Chronicle

Ancak kutular birer birer doldu ve geriye sadece Glyndwr’un çalışma masası kaldı. İnşaat mühendisi olarak mesleğinin yanı sıra Glyndwr yazı yazmayı da çok seviyordu. Sık sık çalışma odasına çekilir ve masasında bir şeyler yazardı.

Çekmece

Glyndwr ve Audrey neredeyse her şeylerini paylaşsalar da Audrey Glyndwr’un masasını hiç kurcalamamıştı. Sandalyesine oturup çekmeceye bakarken gerilmeye başlamıştı. Sanki gizli bir şeyler çeviriyor gibi hissediyordu.

Kaynak: History Chronicle

Ancak sonunda merakı baskın geldi. Burada aşk şiirleri veya yazdığı bir kitap mı bulacaktı? Audrey veya ilişkileri hakkında bir şeyler yazmış olabilir miydi? Yazdığı hiçbir şeyi okumamıştı ve gerçekten çok merak ediyordu.

Garip Belgeler

Ancak çekmeceyi açtığında içinde sadece garip görünümlü belgeler olduğunu gördü. Hepsi başka birinin adınaydı. Audrey’nin okuduklarına göre bunlar genç bir çocuk hakkındaydı.

Kaynak: History Chronicle

Genç çocuk bir teste girmişti ve fotografik hafızası olduğu keşfedilmişti. Her şeyi ezberleyebiliyordu – resimleri ve haritaları bile! Okuldan gelen bir mektupta çocuğu okuldan almaya karar verdikleri çünkü fotografik hafızasının haksız rekabet yarattığı yazıtordu.

Bu Çocuk da Kimdi?

Bu belgelerin kocasıyla alakası neydi? Audrey mektubu kontrol etti ve bir tarih buldu. Hesaplarına göre kocası o tarihte 13 yaşında olmalıydı. Belgelerdeki çocukla aynı yaşlarda.

Kaynak: History Chronicle

Bu noktada Audrey meraktan çok şüphe hissetmeye başladı. Merakla belge üstüne belge okumaya başladı. Çekmecedeki son belgeye geldiğinde onu şok eden bir belge buldu.

Proje XX

Belge gizli bir operasyon hakkındaydı – XX adında bir casuslukla mücadele projesi. Belgelerin çoğu şifreli gibiydi ve ne dediklerini çözemiyordu. Kocası neden böylesine belgelere sahipti? Üzerinde bir telefon numarası olan bir notu fark etti.

Kaynak: Pixabay

Audrey numarayı aradığında karşısına çıkacak kişinin sorularına cevap verebileceğini düşündü. Ancak tereddüt ediyordu. Sorularına cevaplar almak istese de öğreneceklerinin rahmetli eşi hakkındaki fikirlerini değiştirme ihtimali vardı. Ya kötü bir şeyler öğrenirse?

Cevapları Aldı

Audrey Glyndwr’ın sık sık gittiği şehir dışı gezileri ve işi hakkında nasıl konuşmadığını düşündü. Ancak aynı zamanda işi hariç her şeyi nasıl birbirleri ile paylaştıklarını da hatırladı. Glyndwr kendisinden bir şeyler sakladıysa bunun bir nedeni olmalıydı. Audrey’nin gerçeği öğrenmeye çalışması onu üzer miydi?

Kaynak: History Chronicle

Audrey’nin telefon numarası ile ne yapacağına karar vermesi günler sürdü. Bazı günler meraktan içi içini yiyordu, bazı günler ise her şeyi olduğu gibi bırakması gerektiğini hissediyordu. Sonunda bir gün numarayı aradı. Bunun gerçeği öğrenmek için tek şansı olduğunu düşündü. Numarayı iki kez aradı ancak cevap alamadı.

Gizemli Bir Telefon

O gece Audrey’e bir telefon geldi. Cevap verdiğinde karşısındaki kişi, sakin ve yumuşak bir ses tonuyla ona Audrey Philips ile görüşüp görüşmediğini sordu. Audrek kimliğini doğruladığında da bu numarayı nereden bulduğunu sordu. Audrey numarayı Glyndwr’un masasındaki bazı belgelerin arasında bulduğunu söyledi.

Kaynak: Pixabay

Masada anlamadığı başka belgelerin de olduğunu söyleyerek karşıdaki kişinin kendisine yardım edip edemeyeceğini sordu. Karşıda uzun bir sessizlik yaşandı. Audrey bağlantının kesildiğinden şüphelenmeye başlamıştı ki karşıdaki kişi yarın gelip her şeyi açıklayacağını söyledi.

Uykusuz, Uzun Bir Gece

Audrey o gece güçlükle uyuyabildi. Telefondaki adam her şeyi açıklayacağını söylerken ne demek istemişti? Glyndwr karanlık işlere mi bulaşmıştı? Belgelerdeki çocuk o muydu? Gerçekleri ondan neden saklamıştı?

Kaynak: History Chronicle

Audrey ölmeden önce Glyndwr’un kendisine bir şeyler söyleyecek gibi durduğu anları hatırladı. Söylemek istediği şey bu olabilir miydi? Kocasının kendisine bu sırrı söylemek istediğini ancak fırsat bulamadığını düşünmek içini acıtıyordu.

Bir İş Arkadaşı Ziyaret Etti

Ertesi gün yaşlı bir adam onu ziyarete geldi. Audrey onu daha önce hiç görmemiş olsa da içeriye davet etti. Bu adam kimdi ve Glyndwr’u nereden tanıyordu? Birbirleri ile resmen tanıştıktan sonra yaşlı adam Glyndwr ile 30 yıl boyunca çalıştığını ve Glyndwr’un Audrey’den sakladığı bir şey olduğunu söyledi.

Kaynak: History Chronicle

Glyndwr son derece yetenekli ve zeki bir adamdı. Zekası erken yaşlarda tespit edilmişti. Glyndwr ve arkadaşları aynı dönemde askere alınmışlardı. Gençlerdi, normal okulda sıkılmışlardı ve askere katılarak maceraya atılmaya karar vermişlerdi.

Şaşırtıcı Bir Keşif

Glyndwr ve arkadaşı zekaları nedeniyle askeriyede Almanca öğrendikleri ve sık sık hafıza testlerine tabi tutuldukları özel bir eğitim programına alınmışlardı. Glyndwr gençliğinden beri İngiliz İstihbaratı için çalışıyordu!

Kaynak: History Chronicle

Her şeyin bir sır olarak tutulması gerekiyordu. Ancak reşit olmadan önce bu programa alındıkları için askeriyenin babalarından izin alması gerekmişti. Bu nedenle sadece babalarının gerçeği bilme izni vardı. Yani Glyndwr hayatının bu bölümünü onunla paylaşmak istese de yapamazdı.

2. Dünya Savaşı

Glyndwr ve arkadaşı eğitimlerini tamamladıklarına 2. Dünya Savaşı yeni başlamıştı. Hizmetlerine hemen ihtiyaç olduğu söylendi. Savaş sırasında Glyndwr ve arkadaşları yer altındaki uzun beton borulardan hapishanelere giriyorlardı. Alman mahkumlar ile arkadaşlık kurmaları ve güvenlerini kazanmaları gerekiyordu. Bir ilişki oluşturduktan sonra onlardan bilgi almaları lazımdı.

Kaynak: History Chronicle

Savaş bitene kadar hayatları bu şekilde geçmişti. Savaştan sonra komutanları Glyndwr ve arkadaşı ile iletişime geçti. Yeteneklerine uyan başka bir gizli proje vardı. Daha fazla eğitim almaları gerekiyordu ve bu sefer neler yaptıklarını kimseye söyleyemezlerdi.

Çifte Hayat Yaşıyorlardı

Programdaki herkes çifte hayat yaşamaları için eğitiliyordu. Sahte bir kimlik oluşturarak dışarıda normal bir hayat yaşıyor gibi görünmeleri gerekiyordu. Bir partner bulmaları ve aile kurmaları konusunda teşvik ediliyorlardı. Ardından zaman zaman gizli görevlere gideceklerdi.

Kaynak: History Chronicle

Programdan mezun olduktan sonra ilk görevlerine beraber gitmeyi başardılar. Bu sefer bir ordu kampına girmeleri ve iki casus hakkında bilgi toplamaları gerekiyordu. Topluluğun bir parçası olmaları ve şüphelenilen kişilerin casus olduğundan emin olarak casusların yakalanmasına yetecek kanıt toplanana kadar her şeyi amirlerine raporlamaları gerekiyordu.

Daha da Fazla Keşif

Glyndwr’un başka bir casusa yardım ettiği bir görev de vardı. Casus, silah dolu bir botta mahsur kalmıştı. Yakalanmadıklarından emin olmak için diğer iki silah gemisinin arama ışıklarını sabote etmesi gerekmişti. Bu tehlikeli görev düğünlerinden sadece birkaç hafta sonraydı!

Kaynak: History Chronicle

Audrey Glyndwr’un o hafta sonu iş arkadaşları ile beraber futbol ile dolu bir hafta sonu için şehir dışına çıktığını hatırlıyordu. Geri döndüğünde her tarafında morluklar vardı ve her yeri ağrıyordu. Futbol yalanı işine yaramıştı.

Sorular ve Şüpheler

Audrey 60 yıl boyunca Glyndwr ile evli olup hiçbir şeyden şüphelenmediğine inanamıyordu! Evlilikleri de bir yalan mıydı? Glyn çıkmaya başladıkları günden beri sık sık şehir dışına çıktığından buna alışmış ve hiçbir şeyden şüphelenmemişti. Aklında çok fazla soru vardı ancak arkadaşı anlatabileceklerinin sınırlı olduğunu söyledi. Ona bir kağıt uzattı.

Kaynak: History Chronicle

Bu Glyndwr’dan bir mektuptu! Mektup “Sevgili Audrey, eğer bu mektubu okuyorsan ölmüşüm ve sen en büyük sırrımı keşfetmişsin…” diye başlıyordu. Glyndwr ardından gerçeği onu ve çocuklarını korumak için sakladığını açıklıyordu.

Zarif Bir Özür

Mektubun yanında yüklü bir miktar için bir çek vardı. Audrey gözlerine inanamıyordu. Bunca yıl basit bir hayat sürmüşlerdi ancak Glyndwr casus olarak çok fazla para kazanıyordu. Görünen o ki kazandığı parayı kendisine bir şey olması durumunda ona verilmesi için bir kenarda saklamıştı. Bunun hayatı hakkında yalan söylediği için dilediği özrün bir parçası olduğunu yazmıştı.

Kaynak: History Chronicle

Audrey de yaşlı bir kadındı ve bu kadar parayla ne yapacağını bilemiyordu. Glyndwr’un sırrı keşfedilene kadar çocukları da 60’lı yaşlarına gelmişlerdi. Aile parayı gaziler için çalışan bir kuruma bağışlamaya karar verdi. Audrey eşi ve ülkesi için yaptıklarıyla gurur duyuyordu.

Hikayesini Paylaştı

Kısa bir süre sonra Audrey Glyndwr’un günlüğünü buldu. GlyndwrGünlükte okuduklarından Glyndwr’un ikisi onlar evlenmeden önce olmak üzere toplam dört gizli göreve gittiğini öğrendi. Audrey kocasının düşüncelerini okuyarak bir kapanış elde etmeyi başardı. Aşklarının gerçekliği hakkında hiçbir şüphesi yoktu.

Kaynak: History Chronicle

Audrey ardından eşinin hayat hikayesini “Operation XX And Me: Did I Have A Choice?” adıyla bir kitap yapıp yayınlayarak onu ölümsüzleştirmeye karar verdi. Kocasının genç yaştan itibaren yaptıklarıyla gurur duyuyor ve bunun paylaşmaya değer bir hikaye olduğuna inanıyordu.

Bu Terk Edilmiş Sovyet Şantiyesi Dünya’nın İnsanlar Tarafından Yapılmış En Derin Deliğine Ev Sahipliği Yapıyor

1950’li yılların sonunda, Soğuk Savaş’ın doruk noktasında birbirleri işe yarışan ABD ve Sovyet bilim insanları bir dizi deney yapmaya başladılar. Bu deneyler, gezegenimizin merkezine doğru 50 km kadar indiği düşünülen, Dünya’nın dışında ince bir kabuk olan yer kabuğuna derin bir delik açmayı içeriyordu.

 Getty Images

Bu kabuk bir yerden sonra yerini yer kabuğu ve dış çekirdek arasında yer alan ve silika taşlardan oluşan mantoya bırakıyor. 2.900 km kalınlığa sahip manto, Dünya’nın hacminin %84’ünü oluşturuyor. Amerikalılar ve Sovyetler mantoya ulaşmayı hedefliyorlardı.

Süper Güçlerin Yarışı

Yarış başlamıştı. İki süper güç, Dünya’nın kabuğunda en derine inen ülke olmak için birbirleri ile yarıştılar. Hedefleri, göz önündeki Uzay Yarışı’nın yanı sıra yerbilimi de geliştirmekti.

 Getty Images

1958 yılında ABD, Mohole Projesi ile öne geçti. Bir grup mühendis, Meksika’daki Guadalupe yakınlarında Pasifik Okyanusu’nun yatağına 183 metre derinliğe ulaşan bir delik açtılar. Manto deniz tabanına daha yakın olduğundan, ona bu şekilde ulaşmak daha kolaydı. Ancak bütçesinin kesilmesi ile Mohole Projesi sekiz yılın ardından son buldu. Mantoya ulaşılamadı.

Pechengsky Bölgesi

Derinlere delik açma sırası Sovyetlere gelmişti. 24 Mayıs 1970’te bir grup araştırmacı, Rusya’nın Kola Yarımadası’nda seyrek nüfuslu Pechengsky Bölgesi’nde yeryüzünü delmeye başladılar.

NASA-Goddard-Space-Flight-Center

Hedefleri basitti: yer kabuğunun ne kadar derinine inebileceklerini görmek. Amerikalılardan daha başarılı olmaya kararlıydılar. Devam etmelerine yetecek bütçeye sahip olduklarına inançları tam olarak delmeye hazırlandılar.

İlerleme

Sovyetler Dünya’nın yüzeyinden 15 km aşağıya ulaşmayı umuyorlardı. Özel ekipmanlar kullanan ekip, planları uygulamaya başladı. Başta Uralmash 4E, ardından Uralmash-15000 serisinden sondaj aletleri kullandılar.

 Ken Doerr

Ana delikten çatallanan yan delikler açtılar. Yavaş yavaş dünyanın derinliklerine ilerlerlerken Amerikalılar da önemli gelişmeler gösteriyordu. Yarış başlamıştı!

Hayret Verici Derinlikler

1974 yılında Batı Oklahoma’nın Washita bölgesinde Lone Star Production Company benzin için sondaj yapıyordu. Bu süreçte “Bertha Rogers deliğini” yarattılar. Bir yılın biraz üzerindeki bir sürede ekip, Dünya’nın yüzeyden 9,5 km aşağıya ulaşmayı başardı.

 Getty Images 

Lone Star aradığını bulamasa da gezegendeki insan eliyle açılmış en derin deliği yaratmıştı. Bu delik, 6 Haziran 1979 tarihine kadar ünvanını korudu. 6 Haziran tarihinde ise Kola’nın yan deliklerinden SG-3, bu ünvanın sahibi oldu. 1983’e gelindiğinde sadece 23 cm genişliğindeki delik, inanılmaz bir şekilde 12 km derinliğe ulaşmıştı

Problemler

Kola Yarımadası’nda çalışanlar, bu önemli noktaya ulaştıktan sonra aletlerini geçici olarak kenara koydular. Kendileri bir mola vermiş olabilmek için ve insanlar bu inanılmaz yeri görebilsinler diye 12 ay ara verdiler. Sonraki yıl işe geri döndüler ancak kısa bir süre sonra işlerine devam etmelerine engel olan bazı problemlerle karşılaştılar.

The Earth Chronicles of Life

Bunun kendilerine engel olmasına izin vermemeye kararlı araştırmacılar, o yan deliği bir kenara bırakıp 7 km derinlikten tekrar başladılar. 1989 yılına gelindiğinde sondaj çalışmaları 12 km’ye ulaşmıştı. Bu orada çalışanlara moral oldu ve 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde 13,5 km’yi geçeceklerine inanmaya başladılar.

Beklenmedik Bir Şey

Daha da inanılmaz olan, deliğin 1993 kadar erken bir tarihte hedeflenen 15 km’ye ulaşacağının tahmin edilmesiydi. Çalışanlar henüz farkında değillerdi ancak bu izbe Rus tundrasının altında inanılmaz bir şey keşfetmek üzereydiler. Sondaj aleti Dünya’nın merkezine yaklaştıkça beklenmedik bir değişimle karşılaşıyordu.

Andre Belozeroff

Araştırmacılar ilk 3 km’deki sıcaklıkları yaklaşık olara tahmin edebilmişlerdi. Ancak bu noktanın ötesinde sıcaklığın beklenenden hızlı bir şekilde ciddi ölçüde arttığını gördüler. Sondaj hedefine ulaşmaya yaklaştığında delik 180°C’ye ulaşmıştı. Bu, beklediklerinden tam 80°C daha sıcaktı.

Tahmin Edilemez

Bunun yanı sıra araştırmacılar, bu derinlikteki kayaların yoğunluklarının tahminlerinden çok daha az olduğunu keşfettiler. Bu da sıcaklığa tahmin edilemez bir şekilde tepki verdiği anlamına geliyordu. Ekip, ellerindeki aletlerin bu koşullara dayanmasının imkansız olduğunun farkındaydı. Bu nedenle projeyi durdurmak zorunda kaldılar. Yıl 1992 olmuştu – sondaj çalışmalarının başlamasından bu yana tam 22 yıl geçmişti.

Blondinrikard-Fröberg

Araştırmacılar, “Kola Süper Derin Sondajı” adını alan deliği mühürlemek zorunda kalmadan önce bazı inanılmaz keşiflerde bulundular. 6,5 km’ye eriştiklerinde minik deniz bitkisi fosillerine rastladılar. Kilometrelerce taşın altında gömülü oldukları düşünüldüğünde çok iyi korunmuşlardı. Söz konusu kayanın iki milyar yaşından büyük olduğu düşünülüyordu.

Ufuk Açıcı Keşifler

Kola Süper Derin Sondajı’nın en derin noktalarında, bundan daha da heyecan verici bir keşif yapılmıştı. O güne kadar bilim insanları, sismik dalgaları ölçtükten sonra elde ettikleri bulgular doğrultusunda altımızdaki kayanın 3 ila 6,5 kilometre derinlikte granitten bazalta dönüştüğüne inanıyorlardı. Ancak Kola Yarımadası’nda bunun böyle olmadığı ortaya çıktı.

GettyImages

Aksine, sondaj deliğinin en derin noktasında bile sadece granit buldular. Bunun sonucunda yapılan derinlemesine araştırmaların ardından sismik dalgalardaki değişimlerin kayanın bazalta dönüşmesi sonucunda değil, kayadaki metamorfik değişimler nedeniyle olduğu sonucuna vardılar.

Bilim mi Tanrı mı?

Ayrıca Dünya’nın kilometrelerce altında, kimsenin tahmin bile edemediği derinliklerde akan sular buldular. Bazıları bunun İncil’de geçen sellerin bir kanıtı olduğuna inansa da arkasında yatan bilimsel bir neden var. Bunun yüksek basıncın kayadaki oksijen ve hidrojen atomlarını ayrılmaya zorlaması sonucunda olduğuna inanılıyor. Ardından, bu yeni oluşan su yüzeyin altında hapsoluyor.

Getty Images

Kola Süper Derin Sondajı’nın kapanma tarihi Sovyetler Birliği’nin düşüşü ile eşleşiyor. 1995 yılına gelindiğinde tamamen ve kalıcı olarak kapatılmıştı. Günümüzde bu alanın çevresel tehlike olduğu söyleniyor ancak deneyden kalan bazı kalıntıları yakınlardaki Zapolyarny kentinde görmek mümkün. Günümüzde, bu delik gezegendeki insan eliyle açılmış en derin nokta olma özelliğini korumaya devam ediyor.

Su Altı Keşifleri

Dünya’nın merkezine yarış burada sona ermiyor. Uluslararası Okyanus Keşif Programı’nın temsilcileri daha fazla heyecan verici sırrı açığa çıkartma umuduyla deniz tabanının derinliklerine inmeyi sürdürüyorlar.

Alucia

Su altı keşif gezilerinin tamamı Dünya’nın merkezine ulaşma çabasıyla gerçekleştirilmiyor. Derin mavinin derinliklerine inme cesareti olan gruplardan birinin biraz daha farklı bir hedefi var. Antarktik’in soğuk sularına bırakılan iki kişilik basitkaftaki bu ekip, Güney Kutbu’nun yakınlarındaki dalgalarda insanlık tarihinde hiçbir keşif ekibinin gitmediği kadar derinlere gitmek istiyordu. Oraya ulaştıklarında, hiçbir insan gözünün o ana kadar şahit olmadığı bir şeye şahit oldular.

Okyanus Tabanı

Bu inanılmaz dalışı gerçekleştirmek için mükemmel zaman ve yer, tam iki yıllık detaylı bir araştırmanın sonucunda belirlenmişti. Bu çok önemli bir dalıştı, zira Dünya’nın okyanus tabanı hakkında çok bir bilgimiz yok. Diğer gezegenler hakkında daha çok şey biliyoruz.

Alucia Productions

Hatta Mars’ın yüzeyini, okyanus tabanından daha detaylı bir şekilde haritalandırabildik. Daha rahat karşılaştırmanız için: Dünya ile Mars arasındaki mesafe ortalama 225 milyon kilometre. Okyanusun ortalama derinliği ise yaklaşık 3,7 kilometre.

Iceberg Alley

Bilim insanlarının ilk olarak bu dalış için en iyi yerin neresi olacağını bulmaları gerekiyordu. Uzun çalışmaların ardından uygun bir yer buldular: “Iceberg Alley” (Buz Dağı Geçidi). Bu adı taşımasının önemli ve iyi bir nedeni vardı.

YouTube/Alucia Productions

Bu geçit Antarktik Yarımadası’nın en kuzey noktasına yakın bir kanal oluşturuyor. Bu, hareket eden çeşitli boyutlarda buz kütleleri ile çevrili bir deniz bölgesi. Botun doğru yere ulaştığından emin olmak bir zorluk teşkil ediyordu.

Muhteşem Bir Ekosistem

Bu harika keşif gezisinin bir belgeseli de yapıldı. Belgeselin baş yapımcısı James Honeybore’a göre yolda pek çok sorunla karşılaştılar. BBC’ye yaptığı açıklamada Iceberg Alley’den geçmenin “devasa bir Space Invaders” oyununda olmaya benzediğini söyledi.

YouTube/Alucia Productions

Başka bir endişeleri de ekibin kullandığı denizaltıların derin sularda zorlanacağı ve dayanamayacağıydı. Suya indiklerinde endişeleri geçti. Yüzeyin altında tanıştıkları garip canlılardan oluşan nefes kesici ekosistem dikkatlerini hemen dağıtmıştı.

Nefes Kesici Yaratıklar

Antarktik’in sularının altında çok sayıda garip ve harika deniz canlıları vardı. Dalış ekibinin üyelerinden biri olan Mark Taylor, LADbible ile yaptığı röportajda “Antarktik’in derinliklerinde bir metre küplük alanda Avustralya’nın Büyük Set Resifi’nde olduğundan daha fazla hayat var” diye belirtti.

YouTube/Alucia Productions

Bunun can alıcı bir nedeni var. Bu deniz yaratıkları, deniz karı olarak adlandırılan bir madde ile kaplılar. Southampton Üniversitesi’nden Dr. Jon Copely’ye göre bu deniz karı, “[onun] dünya okyanuslarının başka herhangi bir noktasında gördüğünden daha kalın”.

Deniz Karı

Deniz karı da ne diye soruyor olabilirsiniz. Deniz karı özünde okyanusun üst kısımlarından aşağıya, deniz yatağına sürekli bir sağanak halinde düşen organik maddeler. Besinleri ve enerjiyi denizin güneş ışığı alan bölümlerinden almayan bölümlerine taşıyor. Bu nedenle buradaki canlılar için önemli bir besin kaynağı.

YouTube/Alucia Productions

Antarktik’te bu kadar derinde bulunan canlılar için başka bir önemli besin kaynağı da kril dışkısı. Kriller, dışkıları deniz tabanını yaşamı sürdürmek için mükemmel bir çamurlu habitata dönüştüren minik kabuklular. Okyanusun bu kadar derinindeki yaratıklar, dünyadaki en garip yaratıklardan bazıları.

Ölüm Yıldızı

Antarktik’in derin sularında yaşayan en garip yaratıklardan biri de sıradan deniz yıldızlarının Antarktik güneş yıldızı (labidiaster annulatus) olarak da bilinen bir akrabası. Araştırmacılar kendisine biraz karanlık, ancak çok güzel uyan bir lakap bile taktılar: “Ölüm Yıldızı”.

YouTube/Alucia Productions

Ölüm Yıldızı’nın 50’ye kadar kolu olabilir ve boyutu bir yemek tabağını aşabilir. Kollarındaki deri küçük kıskaçlarla kaplıdır ve bir şey bunlara dokunduğu anda kapanırlar. Yakınlarından geçen kriller genellikle bu kıskaçların kurbanı olurlar.

Geçmişe Bir Pencere

Ölüm Yıldızı Antarktika’daki canlıların ne kadar değişik ve çeşitli olabileceklerinin sadece tek bir örneği. Çok az balık türü Güney Kutbu’nun soğuk sularında hayatta kalabilir. Bu nedenle omurgasızlar, besin zincirinin tepesinde onların yerini alabiliyorlar.

YouTube/Alucia Productions

Denize dalmak geçmişe bir pencere açmak gibi. Denizlerin insanlık henüz oluşmadan önce nasıl olduğuna dair bir fikir sunuyor. Dr. Coopley bunu şöyle özetliyor “Omurgası olmayan hayvanlar hüküm sürüyorlar ve bu hükmü birer yırtıcı olarak sürüyorlar. Okyanuslar bundan 250 milyon yıl önce işte tam da böyleydiler.”

Ejder Balığı

Antarktik okyanusunda yaşayan başka bir garip yaratık da buz ejder balığı, Cyrodraco antarcticus. Bu balık Antarktik’in dondurucu koşullarında hayatta kalabilmek için bazı inanılmaz özellikler geliştirdi.

pinterest.com

Örneğin kanı, donmasını önlemek için antifriz özelliğine sahip proteinler içeriyor. Oksijeni vücutlarında taşımak için hemoglobine ihtiyaç duymadıklarından kanları, insan kanının aksine şeffaf.

Koruma

Bu keşif gezisinin yapılmasının arkasında Antarktik’in derinliklerinde yaşayan büyüleyici yaratıkları keşfetmekten daha önemli bir neden yatıyordu. Antarktik Okyanusu’ndaki hayatın nasıl devam ettiğini bulmak Güney Kutbu ve çevresinde devam eden koruma çabalarında önemli bir rol oynayabilir.

boredomtherapy.com

Dr. Copley BBC röportajında “Bu dalışlarda Antarktik derin deniz hayvanlarının gündelik yaşamlarını izledik. Bu da bizlere onları anlamada ağlarla veya gemilerden trollerle toplanan örnekleri incelemekten daha fazla yardımcı oldu.” diye belirtti. “Ve [bu da] bizlere kendi hayatımızın bu uzak ancak kırılgan çevreye nasıl bağlı olduğunu araştırmada yardım ediyor.”

Gizemli Sular

Okyanusları çevreleyen pek çok gizem, varlığını korumaya devam ediyor. Daha rahat ulaşılabilen sularda bile. Dr. Copley bu keşif gezisinin bunu değiştirmeye yardım edeceğini umuyor. “İnsanları Antarktika’nın çevresindeki okyanusta ilk defa bir kilometre derine göndermek bizlere, gidecek azmi kendimizde bulursak mavi gezegenimizde ulaşamayacağımız yerin kalmadığını gösteriyor.”

encyclopedie-environnement.org

Ulaşması bu denli zor olan bir yere gitmede inanılmaz bir derin bir şey var. “Şu anda yaptığımız şey en saf haliyle keşfetmek,” diye belirtti Dr. Copley. “Eğer hepimiz gezegenimizin keşfinde bir paya sahip olursak… o zaman gelecekte korunmasına da katkıda bulunmuş oluruz.”

Bu Terk Edilmiş Sovyet Şantiyesi Dünya’nın İnsanlar Tarafından Yapılmış En Derin Deliğine Ev Sahipliği Yapıyor

1950’li yılların sonunda, Soğuk Savaş’ın doruk noktasında birbirleri işe yarışan ABD ve Sovyet bilim insanları bir dizi deney yapmaya başladılar. Bu deneyler, gezegenimizin merkezine doğru 50 km kadar indiği düşünülen, Dünya’nın dışında ince bir kabuk olan yer kabuğuna derin bir delik açmayı içeriyordu.

 Getty Images

Bu kabuk bir yerden sonra yerini yer kabuğu ve dış çekirdek arasında yer alan ve silika taşlardan oluşan mantoya bırakıyor. 2.900 km kalınlığa sahip manto, Dünya’nın hacminin %84’ünü oluşturuyor. Amerikalılar ve Sovyetler mantoya ulaşmayı hedefliyorlardı.

Süper Güçlerin Yarışı

Yarış başlamıştı. İki süper güç, Dünya’nın kabuğunda en derine inen ülke olmak için birbirleri ile yarıştılar. Hedefleri, göz önündeki Uzay Yarışı’nın yanı sıra yerbilimi de geliştirmekti.

 Getty Images

1958 yılında ABD, Mohole Projesi ile öne geçti. Bir grup mühendis, Meksika’daki Guadalupe yakınlarında Pasifik Okyanusu’nun yatağına 183 metre derinliğe ulaşan bir delik açtılar. Manto deniz tabanına daha yakın olduğundan, ona bu şekilde ulaşmak daha kolaydı. Ancak bütçesinin kesilmesi ile Mohole Projesi sekiz yılın ardından son buldu. Mantoya ulaşılamadı.

Pechengsky Bölgesi

Derinlere delik açma sırası Sovyetlere gelmişti. 24 Mayıs 1970’te bir grup araştırmacı, Rusya’nın Kola Yarımadası’nda seyrek nüfuslu Pechengsky Bölgesi’nde yeryüzünü delmeye başladılar.

NASA-Goddard-Space-Flight-Center

Hedefleri basitti: yer kabuğunun ne kadar derinine inebileceklerini görmek. Amerikalılardan daha başarılı olmaya kararlıydılar. Devam etmelerine yetecek bütçeye sahip olduklarına inançları tam olarak delmeye hazırlandılar.

İlerleme

Sovyetler Dünya’nın yüzeyinden 15 km aşağıya ulaşmayı umuyorlardı. Özel ekipmanlar kullanan ekip, planları uygulamaya başladı. Başta Uralmash 4E, ardından Uralmash-15000 serisinden sondaj aletleri kullandılar.

 Ken Doerr

Ana delikten çatallanan yan delikler açtılar. Yavaş yavaş dünyanın derinliklerine ilerlerlerken Amerikalılar da önemli gelişmeler gösteriyordu. Yarış başlamıştı!

Hayret Verici Derinlikler

1974 yılında Batı Oklahoma’nın Washita bölgesinde Lone Star Production Company benzin için sondaj yapıyordu. Bu süreçte “Bertha Rogers deliğini” yarattılar. Bir yılın biraz üzerindeki bir sürede ekip, Dünya’nın yüzeyden 9,5 km aşağıya ulaşmayı başardı.

 Getty Images 

Lone Star aradığını bulamasa da gezegendeki insan eliyle açılmış en derin deliği yaratmıştı. Bu delik, 6 Haziran 1979 tarihine kadar ünvanını korudu. 6 Haziran tarihinde ise Kola’nın yan deliklerinden SG-3, bu ünvanın sahibi oldu. 1983’e gelindiğinde sadece 23 cm genişliğindeki delik, inanılmaz bir şekilde 12 km derinliğe ulaşmıştı

Problemler

Kola Yarımadası’nda çalışanlar, bu önemli noktaya ulaştıktan sonra aletlerini geçici olarak kenara koydular. Kendileri bir mola vermiş olabilmek için ve insanlar bu inanılmaz yeri görebilsinler diye 12 ay ara verdiler. Sonraki yıl işe geri döndüler ancak kısa bir süre sonra işlerine devam etmelerine engel olan bazı problemlerle karşılaştılar.

The Earth Chronicles of Life

Bunun kendilerine engel olmasına izin vermemeye kararlı araştırmacılar, o yan deliği bir kenara bırakıp 7 km derinlikten tekrar başladılar. 1989 yılına gelindiğinde sondaj çalışmaları 12 km’ye ulaşmıştı. Bu orada çalışanlara moral oldu ve 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde 13,5 km’yi geçeceklerine inanmaya başladılar.

Beklenmedik Bir Şey

Daha da inanılmaz olan, deliğin 1993 kadar erken bir tarihte hedeflenen 15 km’ye ulaşacağının tahmin edilmesiydi. Çalışanlar henüz farkında değillerdi ancak bu izbe Rus tundrasının altında inanılmaz bir şey keşfetmek üzereydiler. Sondaj aleti Dünya’nın merkezine yaklaştıkça beklenmedik bir değişimle karşılaşıyordu.

Andre Belozeroff

Araştırmacılar ilk 3 km’deki sıcaklıkları yaklaşık olara tahmin edebilmişlerdi. Ancak bu noktanın ötesinde sıcaklığın beklenenden hızlı bir şekilde ciddi ölçüde arttığını gördüler. Sondaj hedefine ulaşmaya yaklaştığında delik 180°C’ye ulaşmıştı. Bu, beklediklerinden tam 80°C daha sıcaktı.

Tahmin Edilemez

Bunun yanı sıra araştırmacılar, bu derinlikteki kayaların yoğunluklarının tahminlerinden çok daha az olduğunu keşfettiler. Bu da sıcaklığa tahmin edilemez bir şekilde tepki verdiği anlamına geliyordu. Ekip, ellerindeki aletlerin bu koşullara dayanmasının imkansız olduğunun farkındaydı. Bu nedenle projeyi durdurmak zorunda kaldılar. Yıl 1992 olmuştu – sondaj çalışmalarının başlamasından bu yana tam 22 yıl geçmişti.

Blondinrikard-Fröberg

Araştırmacılar, “Kola Süper Derin Sondajı” adını alan deliği mühürlemek zorunda kalmadan önce bazı inanılmaz keşiflerde bulundular. 6,5 km’ye eriştiklerinde minik deniz bitkisi fosillerine rastladılar. Kilometrelerce taşın altında gömülü oldukları düşünüldüğünde çok iyi korunmuşlardı. Söz konusu kayanın iki milyar yaşından büyük olduğu düşünülüyordu.

Ufuk Açıcı Keşifler

Kola Süper Derin Sondajı’nın en derin noktalarında, bundan daha da heyecan verici bir keşif yapılmıştı. O güne kadar bilim insanları, sismik dalgaları ölçtükten sonra elde ettikleri bulgular doğrultusunda altımızdaki kayanın 3 ila 6,5 kilometre derinlikte granitten bazalta dönüştüğüne inanıyorlardı. Ancak Kola Yarımadası’nda bunun böyle olmadığı ortaya çıktı.

GettyImages

Aksine, sondaj deliğinin en derin noktasında bile sadece granit buldular. Bunun sonucunda yapılan derinlemesine araştırmaların ardından sismik dalgalardaki değişimlerin kayanın bazalta dönüşmesi sonucunda değil, kayadaki metamorfik değişimler nedeniyle olduğu sonucuna vardılar.

Bilim mi Tanrı mı?

Ayrıca Dünya’nın kilometrelerce altında, kimsenin tahmin bile edemediği derinliklerde akan sular buldular. Bazıları bunun İncil’de geçen sellerin bir kanıtı olduğuna inansa da arkasında yatan bilimsel bir neden var. Bunun yüksek basıncın kayadaki oksijen ve hidrojen atomlarını ayrılmaya zorlaması sonucunda olduğuna inanılıyor. Ardından, bu yeni oluşan su yüzeyin altında hapsoluyor.

Getty Images

Kola Süper Derin Sondajı’nın kapanma tarihi Sovyetler Birliği’nin düşüşü ile eşleşiyor. 1995 yılına gelindiğinde tamamen ve kalıcı olarak kapatılmıştı. Günümüzde bu alanın çevresel tehlike olduğu söyleniyor ancak deneyden kalan bazı kalıntıları yakınlardaki Zapolyarny kentinde görmek mümkün. Günümüzde, bu delik gezegendeki insan eliyle açılmış en derin nokta olma özelliğini korumaya devam ediyor.

Su Altı Keşifleri

Dünya’nın merkezine yarış burada sona ermiyor. Uluslararası Okyanus Keşif Programı’nın temsilcileri daha fazla heyecan verici sırrı açığa çıkartma umuduyla deniz tabanının derinliklerine inmeyi sürdürüyorlar.

Alucia

Su altı keşif gezilerinin tamamı Dünya’nın merkezine ulaşma çabasıyla gerçekleştirilmiyor. Derin mavinin derinliklerine inme cesareti olan gruplardan birinin biraz daha farklı bir hedefi var. Antarktik’in soğuk sularına bırakılan iki kişilik basitkaftaki bu ekip, Güney Kutbu’nun yakınlarındaki dalgalarda insanlık tarihinde hiçbir keşif ekibinin gitmediği kadar derinlere gitmek istiyordu. Oraya ulaştıklarında, hiçbir insan gözünün o ana kadar şahit olmadığı bir şeye şahit oldular.

Okyanus Tabanı

Bu inanılmaz dalışı gerçekleştirmek için mükemmel zaman ve yer, tam iki yıllık detaylı bir araştırmanın sonucunda belirlenmişti. Bu çok önemli bir dalıştı, zira Dünya’nın okyanus tabanı hakkında çok bir bilgimiz yok. Diğer gezegenler hakkında daha çok şey biliyoruz.

Alucia Productions

Hatta Mars’ın yüzeyini, okyanus tabanından daha detaylı bir şekilde haritalandırabildik. Daha rahat karşılaştırmanız için: Dünya ile Mars arasındaki mesafe ortalama 225 milyon kilometre. Okyanusun ortalama derinliği ise yaklaşık 3,7 kilometre.

Iceberg Alley

Bilim insanlarının ilk olarak bu dalış için en iyi yerin neresi olacağını bulmaları gerekiyordu. Uzun çalışmaların ardından uygun bir yer buldular: “Iceberg Alley” (Buz Dağı Geçidi). Bu adı taşımasının önemli ve iyi bir nedeni vardı.

YouTube/Alucia Productions

Bu geçit Antarktik Yarımadası’nın en kuzey noktasına yakın bir kanal oluşturuyor. Bu, hareket eden çeşitli boyutlarda buz kütleleri ile çevrili bir deniz bölgesi. Botun doğru yere ulaştığından emin olmak bir zorluk teşkil ediyordu.

Muhteşem Bir Ekosistem

Bu harika keşif gezisinin bir belgeseli de yapıldı. Belgeselin baş yapımcısı James Honeybore’a göre yolda pek çok sorunla karşılaştılar. BBC’ye yaptığı açıklamada Iceberg Alley’den geçmenin “devasa bir Space Invaders” oyununda olmaya benzediğini söyledi.

YouTube/Alucia Productions

Başka bir endişeleri de ekibin kullandığı denizaltıların derin sularda zorlanacağı ve dayanamayacağıydı. Suya indiklerinde endişeleri geçti. Yüzeyin altında tanıştıkları garip canlılardan oluşan nefes kesici ekosistem dikkatlerini hemen dağıtmıştı.

Nefes Kesici Yaratıklar

Antarktik’in sularının altında çok sayıda garip ve harika deniz canlıları vardı. Dalış ekibinin üyelerinden biri olan Mark Taylor, LADbible ile yaptığı röportajda “Antarktik’in derinliklerinde bir metre küplük alanda Avustralya’nın Büyük Set Resifi’nde olduğundan daha fazla hayat var” diye belirtti.

YouTube/Alucia Productions

Bunun can alıcı bir nedeni var. Bu deniz yaratıkları, deniz karı olarak adlandırılan bir madde ile kaplılar. Southampton Üniversitesi’nden Dr. Jon Copely’ye göre bu deniz karı, “[onun] dünya okyanuslarının başka herhangi bir noktasında gördüğünden daha kalın”.

Deniz Karı

Deniz karı da ne diye soruyor olabilirsiniz. Deniz karı özünde okyanusun üst kısımlarından aşağıya, deniz yatağına sürekli bir sağanak halinde düşen organik maddeler. Besinleri ve enerjiyi denizin güneş ışığı alan bölümlerinden almayan bölümlerine taşıyor. Bu nedenle buradaki canlılar için önemli bir besin kaynağı.

YouTube/Alucia Productions

Antarktik’te bu kadar derinde bulunan canlılar için başka bir önemli besin kaynağı da kril dışkısı. Kriller, dışkıları deniz tabanını yaşamı sürdürmek için mükemmel bir çamurlu habitata dönüştüren minik kabuklular. Okyanusun bu kadar derinindeki yaratıklar, dünyadaki en garip yaratıklardan bazıları.

Ölüm Yıldızı

Antarktik’in derin sularında yaşayan en garip yaratıklardan biri de sıradan deniz yıldızlarının Antarktik güneş yıldızı (labidiaster annulatus) olarak da bilinen bir akrabası. Araştırmacılar kendisine biraz karanlık, ancak çok güzel uyan bir lakap bile taktılar: “Ölüm Yıldızı”.

YouTube/Alucia Productions

Ölüm Yıldızı’nın 50’ye kadar kolu olabilir ve boyutu bir yemek tabağını aşabilir. Kollarındaki deri küçük kıskaçlarla kaplıdır ve bir şey bunlara dokunduğu anda kapanırlar. Yakınlarından geçen kriller genellikle bu kıskaçların kurbanı olurlar.

Geçmişe Bir Pencere

Ölüm Yıldızı Antarktika’daki canlıların ne kadar değişik ve çeşitli olabileceklerinin sadece tek bir örneği. Çok az balık türü Güney Kutbu’nun soğuk sularında hayatta kalabilir. Bu nedenle omurgasızlar, besin zincirinin tepesinde onların yerini alabiliyorlar.

YouTube/Alucia Productions

Denize dalmak geçmişe bir pencere açmak gibi. Denizlerin insanlık henüz oluşmadan önce nasıl olduğuna dair bir fikir sunuyor. Dr. Coopley bunu şöyle özetliyor “Omurgası olmayan hayvanlar hüküm sürüyorlar ve bu hükmü birer yırtıcı olarak sürüyorlar. Okyanuslar bundan 250 milyon yıl önce işte tam da böyleydiler.”

Ejder Balığı

Antarktik okyanusunda yaşayan başka bir garip yaratık da buz ejder balığı, Cyrodraco antarcticus. Bu balık Antarktik’in dondurucu koşullarında hayatta kalabilmek için bazı inanılmaz özellikler geliştirdi.

pinterest.com

Örneğin kanı, donmasını önlemek için antifriz özelliğine sahip proteinler içeriyor. Oksijeni vücutlarında taşımak için hemoglobine ihtiyaç duymadıklarından kanları, insan kanının aksine şeffaf.

Koruma

Bu keşif gezisinin yapılmasının arkasında Antarktik’in derinliklerinde yaşayan büyüleyici yaratıkları keşfetmekten daha önemli bir neden yatıyordu. Antarktik Okyanusu’ndaki hayatın nasıl devam ettiğini bulmak Güney Kutbu ve çevresinde devam eden koruma çabalarında önemli bir rol oynayabilir.

boredomtherapy.com

Dr. Copley BBC röportajında “Bu dalışlarda Antarktik derin deniz hayvanlarının gündelik yaşamlarını izledik. Bu da bizlere onları anlamada ağlarla veya gemilerden trollerle toplanan örnekleri incelemekten daha fazla yardımcı oldu.” diye belirtti. “Ve [bu da] bizlere kendi hayatımızın bu uzak ancak kırılgan çevreye nasıl bağlı olduğunu araştırmada yardım ediyor.”

Gizemli Sular

Okyanusları çevreleyen pek çok gizem, varlığını korumaya devam ediyor. Daha rahat ulaşılabilen sularda bile. Dr. Copley bu keşif gezisinin bunu değiştirmeye yardım edeceğini umuyor. “İnsanları Antarktika’nın çevresindeki okyanusta ilk defa bir kilometre derine göndermek bizlere, gidecek azmi kendimizde bulursak mavi gezegenimizde ulaşamayacağımız yerin kalmadığını gösteriyor.”

encyclopedie-environnement.org

Ulaşması bu denli zor olan bir yere gitmede inanılmaz bir derin bir şey var. “Şu anda yaptığımız şey en saf haliyle keşfetmek,” diye belirtti Dr. Copley. “Eğer hepimiz gezegenimizin keşfinde bir paya sahip olursak… o zaman gelecekte korunmasına da katkıda bulunmuş oluruz.”

Bu İpuçlarını Kullanarak Güçlü Bir LinkedIn Profili Yaratın

Öncenin aksine iş arayışı farklı bir şekil aldı. Eskiden iş bulmak ilan sayfalarına bakmak ve beğendiğiniz işlere başvurmak kadar kolaydı. Artık bundan çok daha fazlası gerekiyor. Şimdi iş aramanın büyük bir kısmı kişisel ağlardan ilerliyor. Mesela birinin LinkedIn profilini incelemek gibi. Doğru LinkedIn profili ile işe alım müdürleri ve profesyonelleri gibi doğru insanlarla konuşma şansı elde edebilirsiniz. Bu nedenle LinkedIn profilinizin okuyan kişiyi etkileyecek kadar güçlü olması çok önemli.

Herkese Açık Yapın

İş arayanların profillerini herkese açık yapmaları şiddetle tavsiye ediliyor. Bu sayede diğerleri (mesela personel almada çalışanlar) onlarla bağlantınız olmasa bile bilgilerinizi görebilirler.

Anahtar Kelime Optimizasyonu

Bağlantılı iş deneyimlerinizi ve başarılarınızı yazarken bunlarla alakalı önemli anahtar kelimeleri kullandığınızdan emin olun. Ne kadar çok anahtar kelime kullanırsanız profilinizin arama sonuçlarında çıkma ihtimali de o kadar artar.

Profesyonel Görünün

LinkedIn profilinize mutlaka bir fotoğraf ekleyin. Fotoğrafınız olduğunda profilinizin görülme şansı fotoğrafsız halinden daha yüksek oluyor. Ayrıca profiliniz için bir fotoğraf seçerken sizi profesyonel ancak samimi gösterecek bir vesikalık seçin.

Bağlantılarınız

LinkedIn Groups aynı endüstride çalışan profesyonellerin tartışmalar açabilecekleri bir yer. Bunu aklınızda tutarak Groups’a katılabilir, bu tartışmalara katılıp kendi fikirlerinizi paylaşarak bunlardan yararlanabilirsiniz. İşe alım uzmanları ve yöneticileri bazen bu Groups sayfalarında dolaşıyor, tartışmalara bakıyor ve açık pozisyon olduğunda kullanabilecekleri potansiyel adayları seçiyorlar. Ne kadar aktif olursanız fark edilme şansınız da o kadar artar.

Doğru Başlığa Sahip Olun

Başlığınız arama sonuçlarında profilinizin görünen kısmı. Varsayılan ayarda mevcut pozisyonunuzu ve işvereninizi gösterir. Ancak öne çıkmak istiyorsanız buraya daha fazlasını eklemelisiniz. Anahtar kelimeler ekleyebilir veya kariyer deneyimizin hakkında biraz bilgi yazabilirsiniz. Becerilerinizin altını çizmek ve bağlantılı anahtar kelimeler eklemek sıkıcı ve genel başlıklar arasında keşfedilme şansınızı arttıracaktır.

URL’nizi Özelleştirin

LinkedIn URL’nizi kişiselleştirmek onu daha profesyonel ve akılda kalıcı yapar. Özen gösterdiğinizi ve sadece profilinize değil genel olarak kafa yorduğunuzu gösterir.

İş arama zor bir süreç olabilir ancak doğru silahları kuşanırsanız beklediğinizden daha iyi geçeceğini göreceksiniz.

 

Bu 5 Kuralı Kullanarak Öne Çıkan Bir Marka Yaratın

İnsanlara işletmenizin ne hakkında olduğunu gösterin. Doğru kararları vermeniz gerekiyor. Aksi taktirde sadece işletmeler denizinde kaybolan başka bir işletme olursunuz. Bunun zor olduğunu düşünebilirsiniz ancak bu 5 kuralı yerine getirirseniz şirketiniz diğerleri arasında öne çıkacaktır.

Hedef Kitlenizi ve Rakiplerinizi Belirleyin

Herhangi bir şey tasarlamaya başlamadan önce ilk olarak hedef kitlenizin ve rakiplerinizin kim olduğunu belirlemeniz gerekir. Markanız hedef kitlenizi kendisine çekmek ve rakiplerinden ayrı durmak için ne yapabilir? Size özgü ne sunabilirsiniz? Bu soruların cevabını bulmak markanızın rengini belirleyecektir.

Bir Kişilik Yaratın

Markanızı yaratırken hedef kitlenize uyacak bir kişilik seçmeniz gerekir. Bir karakter ile ilişkilendirilebilecek kelimeler kullanın. Akılda kalıcı, enerjik ve size özel bir isim yaratın. Bunun için kısaltmalar kullanabilir, bir kelimeden bir sesli harf çıkartabilir veya iki kelimeyi birleştirebilirsiniz. Sadece bu kelimenin kullanılmadığından emin olun.

Logo, Renk ve Font İlişkisi

Logo yaratırken estetiğe önem verilmesi gerekse de bu kadarla kalmamak gerekir. Logonuz sadece bir logodan daha fazlası olmalıdır. Bir anlam taşımalıdır. Renkler ve tipografi de bu durumda bir önem taşır. Renkleriniz duygularınızı aktarabilmelidir. Örneğin sarı neşe ile ilişkilendirilirken mavi huzur verir. Tüm büyük markaların logolarında bu renkleri kullanmalarının bir nedeni var. Ayrıca fontlar hedef kitlenizden bir tepki almak için de kullanılabilir. Örneğin serif fontlar sizi güvenilir gösterirken sans-serif yaratıcı olduğunuz anlamına gelir.

Sloganınız Önemlidir

Sloganınız kısa ve akılda kalıcı bir cümledir. Çoğunlukla logonuzla reklamlarınızda ve diğer her yerde kullanılır. Sloganınızın kolaylıkla hatırlanabilir olmasını ve mümkünse bir eyleme çağrı olmasını tercih etmelisiniz. Zaman içerisinde idealleriniz değişebilir ve markanız olgunlaşabilir. Sloganınızı değiştirmek isterseniz yapabilirsiniz.

Markalaşma Varlıklarınızı ve Hatlarınızı Belirleyin

Artık bir sloganınız, bir logonuz var ve kendinizi başlamaya hazır hissediyorsunuz. İlk önce markalaşma varlıklarınızı belirleyin. Bunlar iş kartlarınız, internet siteleriniz, sosyal marka hesaplarınız, dijital reklamlarınız vb. şeylerdir. Tüm bunları bir anda yapmak istemeyebilirsiniz. Facebook ve Twitter gibi sosyal medya hesaplarınız ile başlayıp takipçi edinerek başlayabilirsiniz. Tüm bunları yaptıktan sonra sıra marka hatlarınızı belirlemeye gelir. Eğer bu çok bilgili olmadığınız bir konu ise size yardım etmesi için bir tasarım firmasıyla konuşabilirsiniz.

 

Bu Üç İpucu ile Mali Durumunuz Üzerinde Kontrolü Elinize Alın

Mali durumunuzu ne kadar kontrol etmek isteseniz de bu kolay bir iş değil. Özellikle de başa çıkmanız gereken bir borcunuz varsa veya işsizseniz. İnsanların size düşünce şeklinizi değiştirmeniz gerektiğini söylemelerinden bıktığınızı biliyorum ama size söylüyorum, mali durumunuzu doğru bir şekilde yönetmenin anahtarı doğru bir zihniyet. Ve tabii bir de finansal okuryazarlık.

Paranızın Daha Bilincinde Olun

Parasal alışkanlıklarınızı düzeltmenin bir yolu paranızı nasıl harcadığınız konusunda daha bilinçli olmaktır. Efor sarf etmek için illa para harcadığınız bazı şeylerden vaz geçmenize gerek yok. Bunun yerine harcama alışkanlıklarınıza biraz daha dikkat edebilirsiniz. Para harcadığınız şeylerin ne kadarından vaz geçerseniz pes etmeniz ve eski alışkanlarınıza dönmeniz o kadar olası olur. Zira bunlardan vaz geçmek her gün aktif olarak bu kararı vermenizi gerektirir.

Borçlarınızı Kapatın

Para yönetmedeki en büyük düşmanınız borcunuzdur. Büyük bir borcun mali etkisinin yanı sıra başka etkileri de olabilir. Bu durumdaki en bariz seçenek borcunuzu ödemektir. Borcunuzun tam olarak ne kadar olduğunu bulun. Böylece bunu ödemek için bir bütçe planı yapabilirsiniz. Üç yol izleyebilirsiniz: Bir, her ay ödemeniz gereken minimum miktarı ödeyebilirsiniz. İki, ilk önce en yüksek faize sahip borcu kapatabilirsiniz. Üç, en düşün borcunuzu önce ödeyebilirsiniz.

Bütçenize Uyun

Şimdiye kadar bütçe hakkında pek çok şey duymuşsunuzdur. Ancak bütçenize uymanın gerçekten ne kadar önemli olduğunu gerçekten de anlıyor musunuz? Bir bütçe belirlenmiş bir tahmini harcama miktarıdır. Bütçe oluşturunca her ay neye ne kadar harcadığınızı takip edebilirsiniz. Örneğin keyfi harcamalarınız için 200₺ ayırırsanız bu alanda başka harcama yapamazsınız. 200₺ üzerinde harcama yapmak bütçenize uymadığınız anlamına gelir. Bütçenize uyma konusunda disiplininizi ne kadar sağlarsanız akıllı mali kararlar vermede de o kadar başarılı olursunuz.

Advertisement
Advertisement