İş Arkadaşlarınızla İyi Bir Dinamik Yakalamanızı Sağlayacak Dört İpucu

Çalışma dünyasına adım attığınız andan itibaren iş arkadaşlarınız ikinci aileniz haline gelir. Düşündüğünüzde, iş arkadaşlarınızla ailenizden daha fazla vakit geçiriyorsunuz. Bu nedenle onlarla her zaman iyi bir ilişki içerisinde olmalı ve onlara karşı nasıl davrandığınıza dikkat etmelisiniz. İşteyken yaptıklarınız onların size karşı davranışlarını etkileyecektir. Bu nedenle onların tersine gitmemeye olabildiğince dikkat etmelisiniz. İşte yapmamaya dikkat etmeniz gereken bazı davranışlar.

Yalakalık

Hepimizin iş hayatının bir noktasında patronu taklit eden ve yalakalık eden bir iş arkadaşı olmuştur. Sonunda ne olduğunu hepimiz biliyoruz, değil mi? Patronunuzun gözdesi olmak uğruna bu şekilde davranmayın. Onu etkilemek istiyorsanız sıkı çalışmanız ile etkileyin ama çok da abartmayın. Takdir kovalamanız iş arkadaşlarınızla aranızı açabilir.

Müzik ve Tuhaflıklar

Çok fazla ortak çalışma gerektiren bir ofis ortamında müzik bazen günü kurtarabilir. Ancak bu istediğiniz müziğin sesini sonuna kadar açabileceğiniz anlamına gelmez. İş arkadaşlarınızdan bazıları konsantre olmak için sizden daha az müziğe ihtiyaç duyuyor olabilirler. Aynı şekilde ayakkabılarınızı çıkartmak, yemek yerken ağzınızı şapırdatmak ve masanıza geldiğinizde anahtarlarınızı sesli bir şekilde bir kenara atmak gibi davranışlardan da kaçınmalısınız.

İnsanların Hakkını verin

Bu hayatınızın her noktasında hatırlamanız gereken bir şey. İş arkadaşlarınızın fikirlerini çalmayın ve onların emeklerini mümkün olduğunca takdir edin. Bu onların emeklerine saygı duyduğunuzu gösterir ve patronunuzun da ilgisini çeker. Aynısı biri geç kaldığında veya bir hata yaptığında da geçerlidir. Herkesin yaptıkları kendinedir, sizin dahil olmanıza gerek yoktur.

Çevrenizi Toplu Tutun

Birkaç günde bir ofise gelen temizlik görevlileri olsa bile en iyisi kendi arkanızı toplamanızdır. Kupalarınızı lavaboda veya paketlerinizi bankoda bırakmayın. Masanızın dağılması çok normal, sadece dağınık kalmadığından emin olun. Etrafınızı ne kadar toplu tuttuğunuz çalışma ahlakınızı da yansıtır. Ayrıca ofisin ortak kullanım alanı olduğunu da unutmayın.

ABD Hükümeti, Tesla’nın Ani Hız Değişimlerini Kullanıcı Hatasına Bağladı

ABD’nin Ulusal Otoyol Trafik Güvenliği İdaresi, Tesla’nın bazı araçlarının hiçbir uyarı vermeden hızlandığı iddialarını çürüttü. Tam bir soruşturma açmak için ellerinde yeterli delil olmadığını belirtti. İdare bu konuda toplamda 240’ın üzerinde şikayet almış olsa da veri sunulabilen şikayetlerin tamamında bu sorunun kaynağının “pedalın yanlış kullanımı” olduğunu belirtti. Diğer bir deyişle, kullanıcı hatası.

Geçtiğimiz Cuma günü yapılan açıklamada, “Bahsi geçen olaylarda gaz pedalının montajında, motor kontrol sisteminde veya fren sistemindeki bir hatanın herhangi bir etkisinin olduğuna dair hiçbir kanıt yok,” ifadeleri kullanıldı.

“Tasarımın pedalın yanlış kullanım ihtimalini arttırdığına dair hiçbir kanıt yok. Söz konusu araçlarda istemsiz ani hız değişiminin elektronik bir nedeni olabileceğine dair ortaya atılan teori, sistem tasarımı ve kayıt verilerine dair yanlış bir varsayıma dayanmaktadır.”

Ancak bu, markanın ilk suçlanışı değil. Yıllar içerisinde arabalarının sözde “istemsiz ani hız değişimi” hakkında çok sayıda şikayet aldılar. Ulusal Otoyol Trafik Güvenliği İdaresi ayrıca, arabaların kara kutularının olay veri kaydedicilerinden ve hatta şirketin kendisinden tüm çarpışma verilerini ve videolarını topladıklarına dair kamuoyuna güvence verdi. Şikayet edilen 246 vaka olsa da idare, kaç vakanın verisini topladığına dair bir açıklamada bulunmadı. Ancak sorunun Tesla ürün yelpazesinden yaklaşık 662.000 aracı etkilediği söyleniyor.

Tesla şirketi de bu iddiaları bir blog yazısı ile yalanladı ve iddiaların asılsız olduğunu söyledi. Şirket, “Sürücünün, aracının kendi istekleri dışında hızlandığını iddia ettiği her bir vakayı araştırdık ve her seferinde aracın tasarlandığı gibi işlediğini teyit ettik,” diye belirtti.

Yeniliğin En İyisi: Asus Latte Bizlere Kahve Değil, Film Sunuyor

Asus, CES 2021 etkinliğinde yeni teknoloji serisinin en son üyesini, ZenBeam Latte’yi gururla tanıttı. Çok tatlı olduğunu söylersek yetersiz kalır. Mobil bir film projektörü olan bu ürün kumaş kaplı bir tür tek gözlü robota benziyor.

Bu projektör 300 lümene kadar çıkabilen LED lambaları ile 720p çözünürlükte görüntü verebiliyor. Bu da Anker’ın kapsül projektörlerinden daha parlak görüntü vermesi demek. Cihazın başka bir artısı da Harman Kardon imzasını taşıyan 10W dahili hoparlörleri.

Projektörün şekline gelirsek: Asus, cihazlarının bir kahve bardağına benzediği konusunda ısrarcı. Ancak pek çok kişi bunu göremediklerini söylüyor. Asus’un iddia ettiği başka bir şey de ZenBeam Latte’nin kumaş içeren ilk projektör olduğu. Bu doğru değil. Bu tasarımı ilk kullanan Xiaomi’ydi. Latte’nin aksine Xiaomi 360 derece kumaş dış yüzey sunmasa da teknoloji dünyasında bu tasarımı hayata ilk geçirendi.

Diğer tüm mobil projektörler gibi Latte de resimleri, videoları ve müzikleri kablosuz olarak göstermekle kalmıyor. Projektörü aynı zamanda dizüstü bilgisayarlarınız gibi diğer cihazlara da bağlayabilir, bu sayede sunumlarınızı veya ailecek yaptığınız film maratonlarını Latte üzerinden gerçekleştirebilirsiniz.

Asus kolaylıkla yalanlanabilen bazı iddialar ortaya sürmüş olsa da diğer teknoloji üreticileri mobil bir projektörde aranan tüm özelliklere sahip bir cihaz üretmek için bu fırsattan yararlanabilirler. Örneğin şarj süresi. Asus 3.000mAh pile sahip Latte’nin üç saat oynatım süresi olduğunu belirtiyor.

Cihazın yansıttığı ekran, yansıttığınız yüzeyden bir metre uzağa koyduğunuzda 40 inç genişliğe erişebiliyor. İki metre uzaklıkta bu iki katına çıkıyor. Üç metrede ise maksimum 120 inç’e erişiyor. Uzaklığı daha da arttırmanız durumunda video ve görüntülerin kalitesinde bozulmalar yaşayabilirsiniz.

Cihaz resmi olarak tanıtılmış olsa da Asus, ABD’de piyasaya sürülmesinin yılın ikinci çeyreğinde olacağını duyurdu. Fiyatı hakkındaki detaylar ise henüz belli değil.

Sepete Atabileceğiniz 3 Süpermarket Hissesi

Dışarıdan belli olmasa da pandemide marketlerin çoğu, müşterilerinin ve giderek artan online siparişlerin taleplerini karşılamak adına stoklarını dolu tutma baskısıyla başa çıkmada çok zorlandılar. Bunun sonucunda da yatırımcılar, market hisselerini yakından izlemeye başladılar. Süpermarket sektöründe kar marjı düşük olsa da bu dükkanların hisseleri dengeli bir portföy için belirli bir aşağı yönlü koruma sağlıyor.

Albertson’s

Pazara girişini geçen yaz yapan Albertsons hisseleri bu hafta yayınlanan güçlü üçüncü çeyrek raporunun ardından istikrarlı bir momentum kazanmaya başladı. Satışlar %12,3’e kadar çıktı ve şirketin net geliri, dijital satışlardaki %225 artışla birlikte bir önceki yıla kıyasla iki katının üzerine çıktı.

Albertson’s marketin kendine has özelliklerinden biri de kendi markalarına odaklanması. 500 kategoride 12.000’in üzerinde stok türü oluşturan market markası toplamda 14 milyar $’lık faaliyeti temsil ediyor. Market aynı zamanda Chicago’da ilk market alışverişi teslim alma otomasyon servisini faaliyete geçiren işletme. Bu onları ABD’de temassız teslim alma noktası konseptini deneyen ilk market yapıyor.

Kroger

Bu market yükselmeye devam ediyor. Şirket raporları kazançlarda %51’lik bir artış göstererek Wall Street’in artan tüketici alım gücü konusundaki görüş birliğinin rahatlıkla üstüne çıkıyor. Ancak satışlardaki artışa rağmen Kroger hisselerinin fiyatları, yatırımcıların satış büyümesinin zirvesinin geçtiğine dair korkuları nedeniyle düştü. Yine de pandeminin şu anki durumu ve de sosyal mesafe kuralları göz önüne alındığında tüketicilerin çoğunun evde kalmaya ve kendi yemeklerini pişirmeye devam edecekleri kesin. Bu nedenle marketlerden alınacak temek ihtiyaçlara talep asla yok olmayacak.

Sprouts

Yukarıdaki iki örnekle karşılaştırıldığında Sprouts küçük bir market olabilir. Ancak taze meyve ve sebze teminine odaklandıklarından bu senenin en değerli marketleri arasında yer almayı başardılar. Markanın odağı taze ürünler ve korona virüsü nedeniyle taze ve sağlıklı gıda tüketimine odaklanılması sayesinde dikkatleri üzerlerine çekmeyi başardılar. Hisse fiyatları şu anda düşük olsa da şirket parlak bir geleceğe sahip. Şirket yönetimi önümüzdeki yıllarda şirketin faaliyet gösterdiği bölgeleri mevcut ekonomik koşullar altında çok mantıklı bir şekilde, yılda %10 gibi güvenli bir hızda ve özellikle yüksek büyüme potansiyeline sahip bölgelerde arttırmayı planlıyor.

Ayı Piyasası İçin Akıllıca Yaklaşımlar

Genel olarak baktığımızda ayı piyasası dediğimiz şey, varlık fiyatlarının yakın zamandaki zirveden en az %20 düşmesidir. Tabii ki hiç kimse böylesine bir dönem istemez. Ancak piyasaya karşı savaşmanın faydadan çok zararı dokunur. Aşağıda borsa çöküşlerinde sakin kalmanıza ve ölü taklidi yapmanıza yardımcı olacak bazı ipuçlarını ve benimseyebileceğiniz düşünce yapılarını sizler için bir araya getirdik.

Korkunuzu Kontrol Altında Tutun

Eğer hisselerle bir süredir uğraşıyorsanız, deneyimli yatırımcıların “Dow endişe duvarına tırmanır” dediklerini duymuş olabilirsiniz. Burada demek istedikleri Dow piyasasının ekonomik sıkıntılara, terörizme ve diğer felaketlere rağmen zaman içerisinde yükselmeye devam ettiğidir. Burada yapmanız gereken yatırımla ilgili kararlar alacağınız zaman endişelerinizi ve duygularınızı bir kenara bırakmak. Her şey üstünüze geldiğinde ve panik olduğunuzda derin bir nefes alın, bir mola verin, sakinleşin ve kaldığınız yerden devam edin.

Ölü Taklidi Yapın

Ayı piyasasında yapılabilecek en iyi şey ölü taklidi yapmaktır. Lafın gelişi. Finans piyasasında ölü taklidi yapmak, portföyünüzün büyük bir kısmını likiditesi yüksek ve vadesi kısa para piyasası menkullerine yatırmak anlamına gelir.

Kaybetmeyi Göze Alabileceğiniz Kadar Yatırım Yapın

Mükemmel formülü bulduğunuzda karlı bir kariyer elde edersiniz. Özellikle de yüksek miktarlarda yatırım yaparsanız. Ancak başarılı olmanız önemli olsa da yiyecek yemeğiniz ve kalacak bir yeriniz olması daha önemli. Kısa vadeli kaynaklarınızı alıp yatırım yapmanız hiç de akıllıca olmaz. Genel kural en az beş yıl, hatta daha uzun vadeli bir yatırım planınız olmadıkça hisse senetlerine bulaşmamanızdır. Ayı piyasaları, hatta küçük çaplı düşüşler bile son derece yıkıcı olabilir.

İyi Fiyatlar Bulun

Ayı piyasası yaklaşan kıyametin habercisi gibi dursa da yatırımcılara bazı fırsatlar da sağlayabilir. Burada önemli olan neyi aradığınızı bilmektir. Warren Buffet’a göre ayı marketleri çok iyi satın alım fırsatları yaratır. Ayı marketlerinde büyük şirketlerin de hisse fiyatları küçük şirketlerle beraber düşer ve çok cazip fiyatlara inerler.

Yatırımcıların Sunumunuzda Aradıkları Kilit Noktalar

Yatırımcının görevi sadece size bir iş insanı olarak kariyerinize başlamanız için ihtiyacınız olan parayı sağlamak değildir. Söylemek ve masaya getirmek istediklerinizi dinlemekten daha fazlasını yaparlar. Yatırımcılar, yönetim kadrosu ve iş planı gibi temel unsurların yanı sıra şirket büyümenin ve gelişmenin yollarını ararken yatırımlarının emniyette olduğunu da bilmek isterler.

İnsan Artı Tutku

Yatırımcılar sizden önce belki de binlerce kişinin anlattıklarını dinlediler. Ne yazık ki çoğu zaman elinize sadece tek bir şans geçer. Bu nedenle sunumlarınızda sadece neden “sıradaki trendin” siz olduğunuzdan bahsetmemelisiniz. Aklınızdaki fikirler ve işinizin nasıl başarılı olacağıyla ilgili hayalleriniz sizi heyecanlandırsa da sunumunuza projenize olan tutkunuz ile başlamak isteyebilirsiniz. Tutkunuz mutlaka sunumunuzda görünmeli.

Şeffaflık

Yatırımcılardan büyük bir miktar para istiyorsanız yüzde yüz dürüstlük beklentilerine hazır olmalısınız. Bir yatırımcı sadece size değil, büyük resme bakar. Bu nedenle yaşamınızın her alanı konusunda şeffaf davranmanız, iş ilişkilerinizi sağlam bir güven temeli üzerine kurmanıza yardımcı olur.

Stratejik Talep

Kurucular sürekli sermayeyi arttırma peşindedir. Her seferinde resmi bir sunum gerçekleşmese de fikirlerinizi yeni irtibatlarınız ile paylaşırken sürekli bir değerlendirmeden geçersiniz. Unutmayın; şirketiniz ve çalışma arkadaşlarınız başarı için size güveniyorlar.

Dinleme Becerileri

İş dünyasında açık fikirliliğin yeni düzeylere çıkarken kapalı bir zihniyetin fırsatları kaçıracağı söylenir. Yatırımcılar sürekli olarak iyi dinleyiciler ararlar. Kurucu, karşısındakini dinlerse ve uzman olduğu bir konuda bile yeni şeyler öğrenmeye açıksa başarılı olacaktır.

Çalışan ve Bağımsız Çalışan Arasındaki Üç Temel Fark

Birisi için çalışmak hiçbir zaman kolay değildir. İşe gitmek, patronunuzun para kazanmasını sağlamak ve bunun karşılığında sadece küçük bir maaş almak bazen çok sinir bozucu olabilir. Buna rağmen çoğumuz işverenler için çalışmaya devam ediyoruz. Zinciri kırıp kendi işlerini kurmaya karar verenler ne kadar da şanslılar! Peki, biri için çalışan ve kendi patronu olan kişiler arasındaki fark ne?

Yanıp Tutuşan Bir Tutku

Serbest çalışanlar yaptıkları işleri sadece para kazanmaları gerektiği için değil, o işe karşı bir tutkuları olduğu ve başarmak için her şeyi yapmaya hazır oldukları için yaparlar. Bu tutkuları onları kendi sınırlarını zorlamaya iter ve böylece ortaya kaliteli işler çıkartabilirler. Başkaları için çalışanlar içinse her gün bir öncekinin aynısıdır. Bazen bir projeyi bitirmek için bile bir baskıya ihtiyaç duyabilirler. Özellikle de çok da sevmedikleri bir konuda.

Hayat Boyu Öğrenme

Pek çok kişi için mezun olmak öğrenmenin sonu demektir. Kesinlikle doğru olmayan bu bakış açısı hayatı yaşamak için de yanlış bir yol olur. Her gün sürekli bir şeyler öğreniriz ve hem iş hem de kişisel hayatınızda gelişmek için yapmanız gereken öğrenmeye açık olmak ve bu konuda uzmanlaşmaktır. Serbest çalışanlar bu kafa yapısına sahiptir. Bu da onların başarılı olmasına yardımcı olur.

Risk Alma

Başkası için çalışanlar yeni sulara yelken açmaktan korkarlar çünkü kendi işlerini kurmanın getirebileceği kayıptan çekinirler. Gelecekte neler olacağını bilmek imkansız olduğundan bu korkuları anlaşılabilir. Ancak serbest çalışanlar kendi işlerini kurmayı risk almak olarak değil, temkinli olmak olarak görürler. Balıklama atlayıp sonrasında akıllıca kararlar almaya çalışırlar.

Genel olarak baktığımızda serbest çalışanlar diğer insanlardan daha farklı bir bakış açısına sahiptir. Çalışmalarının, kendileri için çalışmasını sağlayan bir kafa yapısı ile hareket ederler. Bu da onları, her türlü sorunun üstesinden gelebilecek çok yönlü birer iş insanı yapar.

 

Tükenmiş Hissettiğinizde Ne Yapmalısınız

Kendinizi ilgisiz hissediyorsanız ve uzun süreler boyunca ekranla bakışıyorsanız mesleki tükenmişlik sendromundan mustarip olabilirsiniz Bazı insanlar zihinsel ve duygusal olarak tükenmiş hissetseler de para kazanmak için çalışmak zorunda oldukları gerçeğiyle yüz yüze gelirler. Para kazanmak zorunda oldukları için çok geç olana kadar bu durum konusunda hiçbir şey yapmazlar. Bu tükenmişliğin yaklaştığını hisseder hissetmez yapabileceğiniz iki şeyi aşağıda bulabilirsiniz.

Patronunuzla Konuşun

Bu konuda konuşabileceğiniz en iyi kişi patronunuzdur. Sorunun farkında olmalarını sağlayın ve alternatif bir çalışma ortamı bulmaya çalışın. Belki evden çalışmanıza izin verebilir, saatlerinizi kısaltabilir veya bazı sorumlulukları üzerinizden alabilirler. Günümüzde işverenler zihinsel sağlığın önemini anlamaya başladılar. Durumu onlara anlatmaktan çekinmeyin.

Yürüyüşe Çıkın

İş arasında zihninize kendini sıfırlaması için zaman tanımak adına hedefsizce yürümek veya evden işe yürüyerek gidip gelmek tükenmişliğin etkilerini azaltmak için mükemmel bir yoldur. Kalabalık bir yere tıkılmak veya arabanızla trafikte kalmak stresinizi arttırır ve beyninize hiç iyi gelmez. Yapmanız gerekenlere sadece bir bakmak sinirli veya sıkkın hissetmenize neden oluyorsa onlardan bir uzaklaşın, yürüyün ve geri gelin. Bu sakinleşmenize yardımcı olur ve duruma farklı bir açıdan bakmanızı sağlar. Fevri davranmak kötü sonuçlar doğurabilir.

Zihinsel sağlığınızı korumayı unutmayın. Stres hayatımızın bir parçası olabilir ancak hayatınızı etkileyecek seviyeye gelmesine izin vermeyin. Arada küçük molalar vererek veya kendinizi bir yemekle ödüllendirerek yaptığınız şeyden mutlu olmanızı sağlayabilirsiniz.

Başarı İçin Giyinme Kılavuzu

Kurumsal dünyanın bir parçasıysanız kariyerinizde orman kuralları geçerlidir. İş arkadaşlarınızla öğle yemeklerinde ve molalarda beraber vakit geçirseniz de günün sonunda takdir ve daha da önemlisi terfi için birbirinizle yarış halindesinizdir. Patronunuzu etkilemeye çalışırken en iyi işi çıkarmanın yanı sıra bir de en iyi şekilde görünmelisiniz. Bunu sağlamak için ofiste nasıl giyinilmesi gerektiğine dair ipuçlarımıza bir göz atın.

Yarı Resmi

Günümüzdeki pek çok çalışan gibiyseniz serbest (casual) ve yarı resmi (business casual) giyim kodları sizin için bir ilerlemedir. Önceden ofis hayatı, çalışanların daha resmi giyinmesini gerektiriyordu. Erkekler için takım elbise ve kravat, kadınlar için elbiseli veya etekli takımlar. Ancak zamanla, özellikle müşterileri ziyaretlerinin gerçekleşmediği ofislerde işe yarı resmi kıyafetlerle gelmek daha kabul edilebilir bir hale geldi.

Mülakata Giderken Ne Giymek Gerekir

İlk izlenimler çok önemlidir, özellikle de bir mülakatta. Şirketteki çalışanların nasıl giyindiğini önceden görmüş olsanız bile mülakat sırasında biraz daha resmi giyinmeniz çok önemlidir. Bu, karşınızdaki kişiye işi ne kadar istediğinizi ve size ayırdıkları zamana duyduğunuz saygıyı gösterir. Erkekler genelde takım elbise giyip kravat takarlar. Kadınlar ise etek ve bluz veya desensiz bir elbise tercih edebilirler.

Ayakkabılarınızdan Vazgeçmeyin

Kıyafet yönetmeliğinin katı olduğu yerlerde gün içerisinde rahat edebileceğiniz bir şey giymeniz gerektiğini unutmamak gerekir. Ofisteki diğer çalışanlar günün sonunda dayanılmayacak bir hal alan sert deri ayakkabılar veya yüksek topuklar giyiyor olabilirler. Sizin kendinizi zorlamanıza hiç gerek yok. Ayaklarınız bu ayakkabılarla rahat edemiyorsa veya su toplamasından çekiniyorsanız bu ayakkabıları giymeyin. Düz ayakkabılar, mokasenler, yelken ayakkabıları veya yürüyüş ayakkabıları gibi daha basit ayakkabıları tercih edin.

Başarı İçin Giyinin

Etkili olduğu kanıtlanmış bir yöntem sahip olduğunuz iş için değil istediğiniz iş için giyinmek. Şirket içinde hiyerarşik bir giyim kodu olduğunu fark ederseniz her zaman üst seviyeye oynayın. Başkalarının kıyafetlerini kopyalamanıza gerek yok. Uyumlu bir kıyafet seçebilir veya kişisel dokunuşlarla kıyafetinize “kişilik” katabilirsiniz.

Philips Hue Beklenen Işık Düğmesi Modülünü ve Daha Fazlasını Piyasaya Sürüyor

Signify, üç yeni Philips Hue ürününü tanıttı. Var olan ışık düğmeleri için bir duvar içi modül, yeni bir dış mekan ışık çubuğu ve iyileştirilmiş bir ışık kısma anahtarı.

Philips Hue Işık Düğmesi Modülü, Hue akıllı ışık kullanıcılarının karşılaştıkları sorunlar için bir çözüm. Kafanızda canlandırın: bir lambaya veya avizeye akıllı Hue ampul taktınız ve ışığı telefonunuzla kontrol edebilmenin keyfini çıkartıyorsunuz… ta ki birisi düğmeye basana, elektriği kesene ve pahalı lambanızı etkisiz bırakana kadar. Işık Düğmesi Modülü akıllılığı duvarın içine taşıyarak düğmenizi akıllı hale getiriyor. Signify, modülün pilinin en az beş yıl dayanacağını belirtti. Kötü haber şu; cihaz sadece Hue akıllı ışıkları kontrol edebildiği için normal ışıklar bu cihazla çalışmıyor. Evinizdeki düğmeleri değiştirmeyi düşünüyorsanız kurulum detaylarını Hueblog internet sitesinde bulabilirsiniz.

Philips Hue Amarant dış mekana monte edilebilen ve çok renkli aydınlatma sağlayan bir ışık çubuğu. Yaklaşık 79 cm uzunluğunda ve maksimum parlaklığı 1.400 lümen. Ancak bu ürün ayrıca satın alınması gereken bir Hue güç kaynağına ihtiyaç duyuyor. Avrupa’da satışı başlanan ürün Amerika’da Mart ayında satışa çıkacak.

Yeni çıkan son ürün manyetik Philips Hue ışık kısma anahtarı. Çıkartılabilir manyetik tabanı ile ailenizin ve arkadaşlarınızın uygulamaya gerek duymadan Hue lambalarınız kontrol edebilmelerini sağlar. Duvar içi modülün aksine bu kısıcı her türlü duvara bant ile takılabilen bir yalancı düğmedir. Avrupa’daki kullanıcılar ürünü orijinal fiyattan biraz daha ucuza ön sipariş verebilirler. Ürün Avrupa’da 26 Ocak, Amerika’da ise 23 Şubat tarihinde satışa sunulacak.

Advertisement
Advertisement