Hepimiz sonunda hayallerimizdeki eve sahip olduğumuz günü hayal etmedik mi? En azından biz ediyoruz! Ancak hayat öyle bir şey ki istediğimiz şeyler nadiren bizim için iyi şeyler çıkıyor. Bu hikayemiz de bunu bir kanıtı.
Hikayemizin baş kahramanı Christopher. Yerleşim alanının dışında taşrada yer alan evinden beklediğinin fazlasını alan yeni bir ev sahibi. Sizlere hikayenin detaylarını anlattıkça siz de hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ve herkesin ama herkesin satın almadan önce evlerini iyice incelemesi gerektiğini anlayacaksınız.
Hayallerindeki Ev
Merakı kabarmıştı, tüneli araştırmaya başladı ancak bu korkunç tünele girmenin geri dönememek anlamına geldiğini bilmiyordu. Polisler ve emlakçı kendisini daha ileri gitmemesi konusunda uyarsa da daha ileri gitmeye devam etti.
Christopher araştırmasını bitirdiğinde ve tüm kanıtlar gözünün önüne serildiğinde tek seçeneğinin orayı terk etmek ve bir daha dönmemek olduğunun farkındaydı. Yeni evini keşfederken tam olarak ne bulmuştu?
Ağaçlık Arazide Dolaştı
Christopher Wanliss yeni mülkünü kısa bir süre önce satın almıştı. 16,5 hektarlık bir ağaçlık arazide yer alan evi satın alan Christopher, sadece kendisine ait bir alana sahip olmaktan çok mutluydu. Ancak bilmediği, sahip olduğu arazide bir çeşit portal bulacağıydı.
Yine de kaderin onun için yazdığı senaryo buydu. Yeni arazisinde ve etrafındaki bölgede yalnızca bir kere dolaşmaya çıktı. Mevsimler sert geçmiş ve çevredeki ağaçların dış kabuklarını sökmüşlerdi. Ancak bu çevrenin daha da güzel görünmesini sağlıyordu.
Otomatik Pilot
Christopher kuş seslerinden ormanın sessizliğine çevredeki bölgenin sunduklarını beğenmişti. Kısa süre içinde ayakları kendi kendine hareket etmeye başladı ve otomatik pilottaymışçasına ilerledi. Birden bir şey dikkatini çekti.
Christopher ilgisini çeken şeye yaklaşırken halen daha transta gibiydi. Küçük ve koyu renkli bir şeydi, saklanıyor gibiydi. Diğerlerinden daha küçük, daha koyu renkli ve yaşlı bir ağaç olabilir miydi?
Gizemli Yapı
İlk aklına gelen bu olsa da yaklaştıkça yanıldığını fark etti. Önündeki şeyi incelerken aynı anda hem heyecanlanıyor hem de korkuyordu. Christopher o sırada tökezledi bir metrelik bir hendeğe düştü!
Çamur ve yapraklarla kaplanmış, düşüş nedeniyle sersemlemişti. Kendine gelmeye çalıştı ve önünde ne olduğuna baktı. Gözlerine inanamıyordu – gerçekten de arazisinde bir maden mi bulmuştu? Görünüşünden anladığı kadarıyla maden eski ve terk edilmişti. Bu merak uyandırıcı yapının sırlarını araştırmak zorunda hissediyordu.
Terk Edilmiş ve Eski
Çamur ve yapraklarla kaplanmış, düşüş nedeniyle sersemlemişti. Kendine gelmeye çalıştı ve önünde ne olduğuna baktı. Gözlerine inanamıyordu – gerçekten de arazisinde bir maden mi bulmuştu? Görünüşünden anladığı kadarıyla maden eski ve terk edilmişti. Bu merak uyandırıcı yapının sırlarını araştırmak zorunda hissediyordu.
Madenin dışı yosuna benzeyen bir madde ile kaplanmıştı ve içeriyi görmek zordu. Yeni bir maceraya atılmaya can atıyordu. Hemen eve gitti ve içeriyi görmesine yardımcı olacak el fenerini aldı.
Madenin İçi
Christopher bu anı şöyle anlatıyor: “Evi satın aldığımızda kimse bize arazide bir sürü maden olduğunu söylememişti. Bir gün şans eseri bir altın madenine denk geldik ve olan oldu.
Onu ilk gördüğümde o kadar heyecanlanmıştım ki az kalsın düşüyordum. Düşünebildiğim tek şey Indiana Jones ve yer altı ray sistemleriydi.” Meğer bulduğu şey Indiana Jones filmlerinden kat be kat daha heyecan verici bir şeymiş!
Kötü Bir Karar
O anda verdiği kararın hayatı boyunca verdiği en kötü karar olduğunun farkında değildi. Elinde el feneriyle girişe geri döndü. Nefesini tutarak içeri girdiğinde onu duvarlarda parlayan bir şeyler karşıladı. Bunlar da neydi?
Duvarlar nemliydi ve her an çökebilir gibi görünüyordu. Ayak sesleri yankılanırken kendini yapıya baskı yapan tonlarca toprağı düşünmekten alıkoyamyordu. Bir süre burada kalmak istiyordu ve el feneri için aldığı üç yedek pil bu planının bir kanıtıydı.
Parlayan Madde
Duvarlara yaklaştığında taşlarda parıldayan maddeye dokunmaktan kendini alamıyordu. “Ya altınsa?” diye düşünüyordu. Ancak bu macerasının gidişatını değiştirecek bir şey keşfetmesiyle duvarlarda parlayan şeyleri bir anda unutuverdi.
Dışarının sıcaklığından bağımsız olarak maden soğuk ve nemliydi. Adımlarının toprakta birkaç santimlik izler bıraktığını fark etti. İçerideki taze su havuzcuklarına bakılırsa bir su kaynağı vardı. Endişelenmişti çünkü böyle yerlerdeki durgun suların tehlikeli gazlar taşıyabileceğini biliyordu.
Yankının Sesi
Ancak feneri dümdüz ileri tuttuğunda bile tünelin sonunu göremiyordu. İçeride başka birinin veya başka bir şeyin daha olduğundan emindi. Ardından tünelde yankılanan sesler duymaya başladı! Meraklı bir şekilde sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Bunun yanlış bir hareket olduğunu bilmiyordu.
Tünelde ilerlemeye devam ettikçe hiçbir hava hareketi, sıcaklık veya ışık yoktu. Savaşmak için bir bıçak tutar gibi el fenerini tuttu. Bu sefer ses daha yüksek gelmişti. Yolun üzerinde bir yerde eski metal parçaları ve makine sesini duyabiliyordu.
Bir Şeyler Saklanıyor
Bazı sesler de duymaya başlamıştı! Neler dediklerini duyamıyordu ancak “Kim var orada?” diye bağıracak cesareti vardı. Aldığı tek cevap kendi yankısıydı. İçine bir anda bir cesaret doldu. Kimin saklandığını bulmaya kararlıydı.
Etrafındaki çamur ve su nedeniyle her adımda botları daha da batıyordu. Sarı bir havalandırma gördü ancak olduğu yerde parçalanıyor gibiydi. Aynı zamanda etrafta birbirine yakın bir şekilde asılı uzun zincirler de vardı ancak hepsi yosun tutmuş ve paslanmıştı.
Garip Bir Enerji
Christopher bir anda kendini garip hissetti. Sanki orada garip bir enerji varmış gibiydi. Onu geri çeken bir şey vardı sanki; orada olmaması gerektiğini hissediyordu. Yine de nereden geldiğini anlamak için suyu takip etmeye başladı. Belki burada sesin kaynağını da bulabilirdi. Burada birileri mi yaşıyordu?
“Bu sırada etrafımdaki hava da bir anda soğumuş gibiydi ve tünelin ilerisinde daha da güçlü bir negatif olgu hissediyordum.” diye anlattı. Tünelden içeri yaklaşık kırk beş metre ilerlemişken döndü ve girişe yakın bir yerde bir ışık fark etti.
Sallanıyor
Geri bakar bakmaz gördüklerine inanamıyordu. İki saniye donakaldıktan sonra vücudu tepki verdi. Sıçradı, duvara sündü ve klostrofobisinin arttığını hissetti. Zincirlerden biri sallanmaya başlamıştı!
Öyle hafif bir hareket de değil, güç kullanılarak hareket ettiriliyormuşçasına sallanıyordu. Orada birinin olduğunu, kendisini izlediğini biliyordu. Gerisin geri girişe koşarken kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Kaçması ve bulduklarıyla ilgili birileriyle iletişime geçmesi gerekiyordu. Soru kiminle iletişime geçmesi gerektiğiydi.
İlk Arama
Ter içinde ve dehşete düşmüş olarak eve vardı. Hemen telefonuna uzandı ve emlakçıyı aradı. Duvarlarda gördükleriyle küçük ama derin tünele ışık sağlayan parlak şeyleri anlattı. Emlakçı bakması için hemen birilerini göndereceğini söyledi.
“Yerle ilgili sorular sorduğumuzda bu arazide eskiden çok fazla maden olduğunu söylediler. Yüzyılın başında bu tepelerde çok fazla madencilik yapılmıştı ve tepelere yayılmış pek çok maden vardı.” diye anlattı. Christopher telefon konuşmasından sonra bir rahatlasa da tekrar gerildi. “Olamaz!” diye bağırdı.
Düşen Sıcaklıklar ve Titreşen Işıklar
Christopher aramasını bitirdiğinde mutfakta duruyordu. Bir anda ışıklar titreşmeye başladı. İçindeki paniği bastırmaya çalıştı ve hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı. Işıkların titreşmesi bir süre devam etti ve ardından her şey karanlığa gömüldü.
Odanın düğmesine gitti ve ışıkları açıp kapamayı denedi. Hiçbir şey olmadı. Onun yerine az önce olmayan bir serinliği hissetmeye başladı. Bir anda yüzünde bir rüzgar hissetti. Aklı halen daha başındaydı; cebinden el fenerini çıkarttı ve termostata çevirdi.
Büyük Bir Sıcaklık Düşüşü
Christopher içerisinin sıcaklığının bir hayli düşmüş olduğunu gördü. Nefesi önünde bir duman oluşturuyordu. “Ne kadar ilginç.” diye düşündü. Elektriği geri açmak istiyordu. Bu nedenle sigortaya doğru ilerlemeye başladı. Belki de bir sigorta atmıştı.
Elindeki feneri sigortaya çevirdiğinde her şey yolunda gibiydi. Her şey doğru yerdeydi ve ana sigorta da sağlam görünüyordu. Sigorta kutusunu incelemeye devam ederken bir şeyleri açıp kapamayı denedi. Neyse ki bu işe yaradı ve daha kötü bir şeyler dönmediği için rahatladı.
Kapı Zili Çaldı
Kendi kendine “Kablolar sıkıntılı herhalde.” dedi ancak halen daha endişeliydi. Sakinleşmek için kendisine bir bardak su koymaya üst kata çıktı. Ancak üst kata varır varmaz zili çaldı. Şimdi ne vardı?
Mr Rudall hızlıca kendisini tanıttı ve emlakçının Christopeher’ın bulduğu şeyler için kendisini gönderdiğini söyledi. Neler bulduğunu görmek istiyordu ve telefonda anlattığı maddeyi merak ediyordu.
Fırtına Öncesi Sessizlik
Christopher Rudall’a madenin girişini gösterdi ve aşağı inerken kendini sakatlamaması için dikkatli olmasını söyledi. Ormanda ilerlerken gökyüzü fırtına öncesindeki gibi gri görünüyordu.
Her ikisi de madene vardıklarında el fenerlerini çıkarttılar. Bu sefer parlayan madde daha da belirgin görünüyordu ve parıltısı yüzlerine vuruyordu. Rundall duvarlara yaklaşırken heyecanını saklayamıyordu. Christopher’a döndüğünde maden onlara bir şeyler söylemeye çalışıyor gibiydi. Rundall ardından Christopher’a tedirgin edici bir şeyler söyledi.
Eski Dedikodular
Rundall Christopher’a madenin kesinlikle uzun zaman önce yapılmış bir altın madeni olduğunu söyledi. Duvarlara baktığında altına ellenmediği belliydi. Madencilerin başladıkları işi bitirmediklerini ve madeni terk ettiklerini gösteren yeterince kanıt vardı. Peki neden?
Rundall yüzyılın başında madenler hakkında pek çok dedikodu olduğunu söyledi. Ancak bu madenden önce belirli bir maden bilmiyordu. Peki madenciler neden madeni terk etmiş ve tüm altını içinde bırakmışlardı? Bunun sebebi iyi bir şey olmayacaktı ancak Christopher yine de bilmek istiyordu.
Tık Tık
Cesaretini toplayıp madeni daha fazla keşfetmek isterken aklında iki düşünce vardı. Bir, altın bulabilirdi. İki, madenler perili olabilirdi. Bu keşfi için hazırlandı ve yedek pillerle ve elindeki el feneriyle içeri girdi. Yolda ilerlemeye başladıktan kısa bir süre sonra etrafını karanlık kapladı.
Daha önceki keşfinde içeriye sadece 45 metre kadar girebilmişti. Ne olursa olsun daha ileri gitmesi gerektiğini biliyordu. Neler olup bittiğini ancak bu şekilde anlayabilirdi. Tünelde 180 metre ilerledikten sonra suyun kaynağını bulmayı başardı. Bu kaynak – buraya dikkat – bir kapıydı.
Ürperdi
İçinin ürperdiğini hissetti. Yüzüne düşen su görüşünü bozuyordu. Derin bir nefes aldı ve cevap alamayacağını bilse de kapıyı tıklatmak için elini kaldırdı. Kapıyı açtığında hayatının şokunu yaşadı.
Tamamen farklı bir dünyaya girmiş gibiydi. Dışarıdaki havadan bağımsız olarak bu oda buz gibiydi. Duvarlara dokunduğunda daha soğuk ve dışarıdakilerden daha kaba hissediliyorlardı. Klostrofobisinin kendisini dışarı çıkması için uyardığını hissediyordu ancak tam o sırada feneri bir şeyi aydınlattı.
Bir Şeyler Dönüyordu
Köşede kötü durumda bir dolu eşya vardı ancak neden olduğunu anlayamıyordu. Kim eşyalarını burada bırakmak isterdi ki? Havanın kalınlaştığını hissedebiliyordu. Bir şey göğsüne baskı yapıyordu. Garip bir şeyler dönüyordu ve neler olup bittiğine dair bir fikri yoktu.
Yığını incelediğinde bir somya gördü. Paslı ve parçalanmıştı ve sorularının cevabını veriyordu. Burada birileri yaşıyordu ve başka bir yere gitmeye niyetleri yoktu. Christopher başka bir şey fark ettiğinde halen daha bunu algılamaya çalışıyordu.
Saklanıyor
Tuğladan bir saklanma yeri fark etti. Bunu görmek içini rahatlatmamıştı. Bir madende kimin bir saklanma yerine ihtiyacı olurdu? Cevap gizleyecek önemli bir şeyi olanındı. Merak içerisinde deliğe yaklaştı ancak bir şey bulamadı. Tam geri dönüyordu ki tuğla yapının duvarlarında başka bir şey fark etti.
Tuğlaları aydınlatmak için el fenerini kullandığında duvarlara kazınmış bazı beyaz çizgiler gördü. Christopher duvara yaklaşana kadar gördüklerinin ne olduğunu anlamamıştı. Duvarda dikine dört çizgi olduğunu görebiliyordu. Çok garipti.
Kabus Gibi
Ne olduklarını anlamak için eliyle çizgileri hissetti. Çizgiler elle yapılmış gibiydiler; yüzeysel ancak çimentoda iz bırakacak kadar derin. Kim buradan kaçma için can atıyor olabilirdi? Aklında bunlar dolaşırken kabuslarına girecek bir şey daha keşfetti.
Diğer duvarlardan birinde kazınmış daha fazla şey buldu ama bu sefer buldukları basit çizgiler değildi. Bulduğu ne olduğunu çözemediği bir mesajdı. Bu mesajı kaydetmeye karar verdi. Kamerasını çıkarttı ve bir fotoğraf çekti. Belki bilgisayarını kullanarak daha derin bir araştırma yapabilir ve yazıyı çözebilirdi.
Duvardaki Yazı
Birden bire bir ses duydu ve tüm vücudu ürperdi. Burada biri daha vardı. Fenerini sesin geldiğini düşündüğü yere çevirdi. Hiçbir şey yoktu. Geri dönüp duvardaki yazıyı incelemeye devam etti. Ta ki birbirine çarpan metalleri duyana ve omzunda soğuk bir rüzgar hissedene kadar.
Bir anda soğuk bir duşa girmiş gibi hissetti. Sanki vücudundaki tüm sıcaklık kaybolmuştu. İlk başta arkasından, sonra önünden geliyor gibiydi. Ardından nereden geldiğini fark edememeye başladı çünkü her yerden geliyor gibiydi. Giderek yükseliyor, yakınlaşıyor ve daha da çılgınca bir hal alıyordu… Hayatı için koşmaya başladı.
Hayatı İçin Koşuyordu
Aceleyle kaçarken omurgasından aşağı ürpertiler indiğini ve damarlarındaki kanın buz kestiğini hissetti. Bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordu. Aklı ona hareketsiz kalmasını söylerken vücudu onu madenin girişine taşımaya devam ediyordu. Dışarı çıktığında göğsünü tuttu ve yere yığıldı.
Her şey bu kadar doğruyken hepsinin yanlış olduğunu anlaması gerekiyordu. Dokunulmamış bir altın madeni gerçek olamayacak kadar güzeldi. Kendini toparladı ve eve yöneldi.
Delirmiş Gibi
Her şey o kadar durgundu ki hava ayak seslerini emiyor gibiydi. Ağaçlarda bile sanki yaprak kıpırdamıyordu. Sanki hepsi ne kadar gergin hissettiğinin farkındaydı. Delirmiş gibi koşmaya başladı. Neler olup bittiğini öğrenmesi lazımdı.
Eve vardığında çalışma odasına girdi ve kendini oraya kapattı. Madende garip bir şeyler dönüyordu ve sorularının cevabını bulmak istiyordu. İnternetten yardım almaya karar verdi.
Perili Madenler
Google’da ‘perili madenler’ diye aratmaya karar verdi. Sonuçlar yüklenirken tüylerinin diken diken olduğunu hissedebiliyordu. Madende olan şeyin kendisiyle beraber evde olduğunu hissedebiliyordu. Aklı onunla oyunlar mı oynuyordu?
Birden bire sayfa yüklendi ve ilk sonuçta şunlar yazıyordu: “Eğer bir madendeki ve bunun sonucu olarak hayatınızdaki paranormal aktiviteden kurtulmak istiyorsanız onunla yüzleşmelisiniz.” Bunu başarabilir miydi? Her şeyin sona ermesini sağlayabilir miydi? Yapacak tek bir şey vardı.
Kapı Kolu
Araştırmasının ortasında üçerli seriler halinde kapı tıklama sesi duymaya başladı. Boğazının düğümlendiğini hissediyordu. Yutkundu. “Merhaba?” diye sormayı başardı. Birkaç adım attı ve çalışma odasının kapı kolunu çevirdi.
Mutfağa gitti. Ancak bir vızıltı dikkatini çekti. Ses kamerasından geliyordu! Kamerası nasıl ses çıkartıyordu ki? Kapalıydı! Durum gittikçe daha da garip bir hal alıyordu.
Açıktı
Kamerasını aldı. Ancak şaşkındı çünkü eve girer girmez kamerasını kapattığından emindi. Önceden çektiği fotoğraflara baktı ancak o sırada garip bir şey oldu.
Hafıza kartında hiçbir şey bulamadı. Tamamen silinmişti. Kamerasını tekrar aldı ve madene doğru koşmaya başladı. Oradaki şey her neyse onunla yüzleşmeye karar verdi. Artık canına tak etmişti.
Aptalca Cesaret
Christopher tüm cesaretini topladı ve mağaraya geri döndü. Bir kez daha karanlıkla karşılaşmıştı. Gözleri alıştığında hatasını fark etti. Bu perili madende ne işi vardı?
Gölgelerle dolu tünel önceki iki sefer olduğundan daha karanlık görünüyordu. Ancak bu büyük ihtimalle bu içinde bulunduğu modun etkisiydi, gerçekten daha karanlık değildi. En azından o öyle umuyordu.
Serin Hava
Havuzcukları geçti ve sadece ani bir soğuk hava akımı hissedince durdu. Hava ona öyle güçlü bir şekilde çarpmıştı ki sanki biri ona basket topu atmıştı. Soğuk hava iliklerine kadar donmasına neden olmuştu.
O sırada metal sesini tekrar duydu. Neler olduğuna inanamıyordu. İleri gitmek dışında bir seçeneğinin olmadığının farkındaydı. Büyük ihtimalle bunun neden yanlış bir seçim olmadığının farkında değildi.
Korkunç Bir Ses
Karanlık koridorda yürümeye devam ederken bir anda durdu. Sesin daha yakında olduğunu duyabiliyordu – öyle ki kulakları çınlamaya başladı ve acı dolu bir çığlık attı. Artık geri dönemezdi, çok fazla ilerlemişti.
Metal sesi birbirine çarpan bir deniz dolusu metal gibiydi. Uzun bir süre başını elleri arasında tuttu. Bir anda her şey durdu. Ses kesilir kesilmez kafasını kaldırdı. Sessizlik onu seslerden daha çok korkutmuştu. Ardından onu gördü.
Tehlikeli Sular
Koridorun tavanında asılı olan zincirler ritmik bir şekilde sallanmaya başladı. Dans ediyor gibi görünüyorlardı. Gördüğü şey karşısında hipnotize olmuş gibiydi – hızla gelen suyun sesini bile algılayamadı.
Gözleri alıştığında kendisine doğru bir tsunami gibi gelen bir sel gördü. Akan suyun sesi sessizliği delerken kendi kendine “Deliriyor olmalıyım.” diye düşündü.
Ne Saklanıyordu?
Madenin girişindeki ışığa doğru ilerlerken başının ağrımaya başladığını hissediyordu. Vücudundaki her bir hücre bağırıyor gibiydi. Şimdi ne yapacaktı? İçeride saklanan şey her neyse onunla başa çıkamayacak gibiydi…
Madenden kurtuluşuna doğru ilerlerken arkasını dönüp bir kez daha baktı. Sudan hiçbir iz göremeyince şaşkına döndü! Sadece yaptığı ayak izleri görünüyordu.
Burnunun Dibinde
Evine doğru ilerlemeye başladı. Neler olup bittiğini bu gizemi çözmesine yardım edebilecek birine söylemesi gerekiyordu. Neler olduğunu bilmemeye dayanamıyordu. Özellikle de kendi altında yaşadığı için.
Christopher karanlık ormanda ilerlemeye devam ederken gördüğü bir ışıkla durdu. Işık mutfağından geliyordu! Işıkları açık mı unutmuştu? Kapattığına neredeyse emindi. İçeride başka biri mi vardı?
Kimse Yok
Kapıdan girdi ancak ev yalnız ve boş gibiydi. İçeride kimse yoka benziyordu. Işıkları da büyük ihtimalle kendisi açık bırakmıştı. Mutfakta dolanmaya devam etti ancak aklı madende olanlardaydı
Çalışma odasına ilerleyip bilgisayarı açarken kendi kendine “Her şey geçekten oldu mu?” diye sordu. Bunu gerçekten yapacak mıydı? Paranormal olaylara inanmıyordu ancak deneyimlediklerinden sonra ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu.
Karardı
Bir kez daha arama motorunu açtı ve yazmaya başladı. O sırada bilgisayarı yüksek bir ses çıkarttı ve ekran kapatılmış gibi bir anda karardı. “Daha ne yanlış gidebilir?” dedi kendi kendine. Bilmediği şey hikayenin sonunun daha gelmediğiydi.
Christopher hem zihnen hem bedenen yorgunluktan ölüyordu. Gün tüm enerjisini tüketmişti. Kafasını ellerine yasladı ve bir çekiş hissetti. Birdenbire ayağını biri çekmişti.
Kaçtı
Geri kaçtı ve yere düştü. Bu son damlaydı. Buradan uzaklaşıp yardım istemesi gerekiyordu. Belki neler olup bittiğinin mantıklı bir açıklaması vardı. Arabasını çalıştırdı ve bulabildiği en yakın kafeye gitti.
Orada kendini sakinleştirdi, bir kahve söyledi ve telefonundan internete girdi. Hemen yazdı “Yakınımdaki en iyi paranormal uzmanı”. Yakında iki farklı yer görmek onu şaşırtmıştı. Arabasına atladı ve Google Maps’te gördüğü yerlerden birine geldi.
Uykusuz Geceler
Dükkanın önünde “TAROT falı” yazan bir tabela vardı. Rahatladığını hissetti. Halen daha yaşadıklarına inanamıyordu ancak gece uyuyabilmek istiyorsa cevaplar bulması gerekiyordu.
Dükkana girdiğinde kapı kısa bir müzik çaldı ve yoğun bir tütsü kokusu aldı. Kırmızı ve mor giyinmiş bir kadın gördü. Kadın Christopher’a döndü ve elini uzattı. Hemen bir şarkı söylemeye başladı. Şarkının melodisi tanıdık geliyordu.
Satılık
Şarkının kendisini çektiğini hissediyordu. Duyduğunun madendeki ile aynı melodi olduğunu fark etti, tabii bu daha melodikti. Tek bir kelime söylemeden gözlerini açtı ve arabasına gitti.
Direkt olarak annesinin evine gitti ve evi satılığa çıkarttı. Mülkten sorumlu imarcılar kendisiyle iletişime geçmeye çalıştılar ancak ulaşamadılar. Onun yerine annesi her şeyi devraldı ve onun yerine satışı gerçekleştirdi. Araziyi satın almak isteyen herkesle görüşmeye açıktı.
Cevaplanmamış Sorular
Hikayemizin etrafını çevreleyen birçok soru var. Christopher gerçekten de şahit olduğunu söylediği her şeyi görmüş müydü? Yoksa aklı ona oyunlar mı oynuyordu? Ya da maden gerçekten perili miydi?
Bu soruların çoğunun cevabını asla alamayacak olsak da kesin olan bir şey var. Ev sahibimiz en son travmatik ziyaretinden sonra “lanetli” altın madenini asla ziyaret etmedi ve herkesi de kendisi gibi yapmaları için uyarıyor.